MAHKEMESİ : TORBALI 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 25/11/2010NUMARASI : 2010/340-2010/448Taraflar arasında görülen davada; Davacı, annesi G.T..maliki olduğu 68 ve 69 parsel sayılı taşınmazlarını satış suretiyle davalı kardeşine temlik ettiğini, annesinin yaşlı ve kandırılmaya müsait olduğunu ileri sürerek, annesinin tasarruf ehliyetinin kısıtlanması ve tapu iptali-tescil isteklerinde bulunmuştur. Davalı, iddiaların yersiz olduğunu bildirip, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, vesayet altına alma ve buna bağlı olarak tapu iptali tescil isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı, annesi olan dava dışı G. T.n maliki olduğu 68 ve 69 parsel sayılı taşınmazların davalı kız kardeşi tarafından annelerinin yaşlılığından yaralanılarak satış suretiyle temliklerinin sağlandığını ileri sürerek, annesi G.’ün tasarruf ehliyetinin kısıtlanması ve çekişmeli taşınmazların tapusunun iptali ile annesi adına tescili istemi ile eldeki davayı açtığı, mahkemece de husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.Ne varki, HUMK'nun 42.maddesi uyarınca, taraflardan birinin vesayet altına alınmasının talep edilmesi halinde, Hâkimin bu konuda kesin karar verilinceye kadar muhakemeyi talik edebileceği öngörülmüştür. Anılan isteğin kamu düzenini ilgilendirmesi ve hukuksal ehliyetten yoksun bulunulması ileri sürülmüş ise kişinin çıkarlarının korunması bakımından mahkemece gerekli ihbar yapılarak temliki yapan kişiye vasi tayin edilip edilmeyeceğinin açıklığa kavuşturulması, belirlenecek duruma göre taraf teşkilinin sağlanması hususunun sonuca bağlanması ondan sonra bir karar verilmesi gerekmektedir. Diğer taraftan Türk Medeni Kanununun 404/2 maddesi uyarınca, görevlerini yaparken vesayeti gerektiren böyle bir halin varlığını öğrenen nüfus memurları, idari makamlar, noterler ve mahkemeler, bu durumu hemen yetkili vesayet makamına bildirmek zorundadırlar. Somut olayda da her ne kadar davacı vasi sıfatıyla dava açmamış ise de adına dava açılan kişinin sonradan vesayet altın alınması ve vasi atanması durumunda başlangıçta olmayan dava şartının sonradan tamamlandığı ve yerine gelmiş olması anlamına gelir. Hal böyle olunca, yukarıda değinilen hususlar yerine getirilmeden yazılı olduğu gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir. Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.03.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.