Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2770 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 12913 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ : AKÇAABAT 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 06/12/2006NUMARASI : 1997/234-2006/350Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden maliki olduğu 1976 parsel nolu taşınmaz ile davalıya ait olmakla birlikte Kıyı Kenar Kanunu 4.cü maddeye aykırı olarak 100 mt. mesafede olan 182 parsel içinde inşa edilen benzin istasyonu ve eklentilerinin yıkılması gerektiğini ileri sürerek el atmanın önlenmesi ve tecavüzlü yapıların yıkılmasına karar verilmesini istemiştir.Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, kayden davacıya ait taşınmaza davalının haklı ve geçerli bir neden olmaksızın elattığı ,ayrıca davalı taşınmazı içerisinde olmakla birlikte ,4621 sayılı Kıyı Kenar Kanununun 4. maddesine aykırı inşa edilen yapıların yıkılması gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. -KARAR-Dava, elatmanın önlenmesi ve yıkım istemli olarak açılmış, mahkemece davanın kabulüne yönelik verilen karar davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu edilen 1976 parsel nolu taşınmaz davalı adına tapuda kayıtlı olup, üzerinde de davalı tarafından yapılan bina bulunmaktadır. Mahkemece, niza konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı gerekçe gösterilerek davalının kendisine ait tapulu taşınmaza el atmasının önlenmesine ve binanın yıkımına karar verilmiştir. T.M.Y. 683. maddesine göre bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içerisinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Davacıya ait tapu kaydı (çap) ayakta olduğuna göre bu kayıt iptal edilinceye kadar davalının bu taşınmazda yasadan doğan kullanım hakkı kısıtlanamaz. Davalının çaplı yerinin kıyı kenar çizgisi içerisinde kalması davacı Hazineye sadece tapunun iptali için dava açma hakkı verir, tapu kaydı iptal edilmeden davalının tasarruf hakkını kısıtlayıcı biçimde hüküm kurulması doğru değildir. Çaplı taşınmaz üzerinde bulunan binanın yıkımı ile ilgili kabul kararına gelince; olaya yukarıda belirtilen ilkeler ışığında bakıldığında çaplı taşınmaz içerisinde bulunan binanın kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı gerekçesi ile yıkımına karar verilmesinin yasal dayanağı bulunmamaktadır. Her ne kadar mahkeme yıkım gerekçesinde binanın kıyı kenar çizgisi içerisinde kalıp bu yerlere yasal olarak bina yapılamayacağını belirtmiş ise de yasada çaplı taşınmaz içerisinde bulunan binaların yıkılacağına dair bir hüküm bulunmamaktadır. Konu ile ilgili h~kümler 3621 Sayılı Kıyı Kanununun 6, 15 ve Kıyı Yönetmenliğinin 5. maddesi ile 3194 Sayılı İmar Kanununun 32 ve 42. maddelerinde, ayrıca Kıyı Yönetmeliğinin 20. maddesinde mevcuttur. Buradaki cezalar da idari nitelikte olup mülkiyet hakkını ortadan kaldırıcı nitelikte değildir. Başka bir anlatımla kişinin kendi mülkiyet alanına yapmış olduğu imara ve yasalara aykırı yapılaşmanın müeyyidesi idari yaptırımdır. Diğer taraftan davacı ile davalı arasında önceden düzenlenip daha sonra iptal edilen irtifak hakkı tesisi ile ilgili sözleşmenin iptal edilmesi de bu davada sonuca etkili değildir. Hal böyle olunca davalının sicilden kaynaklanan mülkiyet hakkına değer verilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme sonucu kabul kararı verilmesi doğru değildir. Davalının, temyiz itirazlarının kabulü ile yerel mahkeme kararının HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 5.3.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.