Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2747 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 89 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ: GELİBOLU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 19/01/2011NUMARASI: 2009/76-2011/12Taraflar arasında görülen davada; Davacı, oğlu E.. ile evleneceğini, ancak teminat amacıyla bir daire istediğini söyleyen davalının kendisini kandırdığını ve çekişmeli daireyi üzerine aldığını ileri sürerek, tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuş; yargılama sürerken ölünce, davaya mirasçıları devam etmiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, iddiaların kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı mirasçıları tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. Davacı, oğlu E.. ile davalının evlenmesi konusunda bazı hazırlıklar yapıldığını, davalının evlenmenin güvencesi olarak istemesi üzerine çekişmeli taşınmazını satış biçiminde davalıya temlik ettiğini, ancak evlenmenin gerçekleşmediğini ileri sürerek, iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Öncelikle belirtmek gerekir ki; dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüşü itibariyle, davada "hile" hukuksal nedenine dayanıldığı anlaşılmaktadır. Somut olayda, mahkemece davacının iradesinin fesata uğratıldığının kanıtlanamadığı gerekçe gösterilmiş ise de, bu gerekçe soyut düzeyde kalmış, iradeyi bozucu nedenlerden (hata, hile, ikrah) hangisinin irdelendiği açıklanmamıştır. Bilindiği üzere; hile, genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevketmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı korumak yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede yanıltma söz konusudur. Borçlar Kanununun 28/1.maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde, aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Öte yandan, hile her türlü delille isbat edilebileceği gibi, iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir. Hal böyle olunca, tarafların tüm delillerinin toplanması ve yukarıdaki ilkeler doğrultusunda değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Davacının, temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.