Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2724 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 749 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 16/10/2006NUMARASI : 2005/403-276Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, miras bırakanı M.in .ada ..parsel sayılı taşınmazını 3.12.2002 tarihinde davalı A..e, onun da 14.3.2003 tarihinde diğer davalı M...e "satış" suretiyle temlik ettiklerini, ancak işlem tarihinde miras bırakanın hukuki ehliyetinin olmadığı gibi murisin 2.eşi olan N...'in bu durumdan yararlanarak ve murisi kandırarak, kendilerinden mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak taşınmazın davalılara intikalini sağladığını ileri sürerek, tapunun iptali ile terekeye döndürülmesi isteğinde bulunmuşlardır.Davalı A... çekişmeli taşınmazı bedelini ödemek suretiyle ve yatırım amacıyla satın alıp, bilahare diğer davalıya sattığını, iddiaların doğru olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.Davalı M..., dava konusu taşınmazı bedelini nakit ödeyerek davalı A....ten satın aldığını, iyiniyetli üçüncü kişi olduğunu beyan edip, davanın reddini istemiştir.Dahili Davalı N..., miras bırakanın çekişmeli taşınmazı İLKSAN Vakfına bağışlamak istediğini, ancak vakıf yetkilileri tarafından güvenilir kişi olan davalı A...'e satış şeklinde işlemin gerçekleştirildiğini, bunun üzerine murisin taşınmazı geri almak istediğini bildirmesine rağmen, talebinin kabul edilmeyerek, taşınmazın terekeye dönme ihtimali nedeniyle davalı Ahmet tarafından vakıf elamanlarınca tanınan ve güvenilen davalı M..e temlik edildiğini ifade etmiştir.Mahkemece, davacıların miras bırakanının temlik tarihinde hukuki ehliyete haiz olduğunun, Adli Tıp Kurumu raporu ile anlaşıldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .... raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Davacılar, miras bırakanları M...G..'ın 14.2.2003 tarihinde vefat ettiğini, vefatından önce ikinci eşi N.. ile birlikte yaşadıklarını, murisin, çekişmeli taşınmazını kendilerinden mal kaçırmak amacı ile davalı A..t Ş..'e satış suretiyle temlik ettiğini, A..'in de diğer davalı M...e aktardığını, akit tarihinde murisin hukuki ehliyete de haiz olmadığını ileri sürüp, tapunun iptali ile taşınmazın terekeye iadesine karar verilmesini istemişlerdir.Görüldüğü üzere, davacılar davada ehliyetsizlik yanında muris muvazaası hukuksal nedenine de dayanmışlarHukuk Genel Kurulu'nun 19.1.1974 gün 1972/2-584-1974/14 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, HUMY.'nın 74, 75 ve 76.maddelerinden çıkan anlam ve sonuca göre; hakim, davacının bildirdiği maddi olay ve netice-i taleple bağlı ise de, cerayan eden maddi olayda hangi hukuki nedene göre hüküm verileceği veya hangi hukuki sebebin nazara alınacağını tayin ve taktir etmek durumundadır. O kadar ki, hukuki neden yanlış gösterilmiş ya da hiç gösterilmemiş olsa bile mahkemece, uygun hukuki sebep bulunarak, ona göre bir karar verilmektedir.Somut olayda, miras bırakan M.G..'ın 14.2.2003 tarihinde vefat ettiği, mirasçıları olarak davacı (ilk eşten olma) çocukları ile davaya dahil edilen ikinci eş N..in kaldıkları, murisin, . parsel sayılı "kargir ev" cinsli taşınmazını 29.11.2002 tarihinde davalı A..Ş..'e satış suretiyle temlik ettiği, A...tarafından da 14.3.2003 tarihinde diğer davalıya yine satış suretiyle devrettiği kayden sabittir.Adli Tıp Kurumundan alınan rapor ile miras bırakanın akit tarihinde hukuki ehliyete haiz olduğu saptanmak suretiyle ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı iptal tescil isteğinin reddedilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.Ancak, davacıların muvazaa iddiaları üzerinde durulmamış, bu konuda bir inceleme yapılmamıştır.Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olduğulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.Hal böyle olunca, davacıların muvazaa iddiaları konusunda soruşturma yapılması, bu yönde yanların bildirecekleri tüm delillerin toplanması, davalı A...e yapılan temlikin muvazaalı olduğunun saptanması durumunda ikinci el konumundaki davalı M..'in iyiniyetli olup olamadığının araştırılması ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir.Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMY.'nın 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.3.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.