Taraflar arasında görülen davada; Davacı, kayden davalı adına kayıtlı 898 ada 4 parsel sayılı taşınmazın belediye sınırları içerisinde kaldığını, 4706 Sayılı Yasanın 7. maddesine göre taşınmazın belediyeye devri için davalı Hazineye başvurduklarını, iki ay içinde cevap verilmediğini, bu nedenle yasa gereği devre olumlu görüş verilmiş sayılacağını ileri sürerek tapunun iptali ile belediye adına tescilini talep etmiştir. Davalı Hazine, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, 4706 sayılı yasanın 5 ve 7. maddelerinde öngörülen koşulların davacı yararına gerçekleştiği gerekçesiyle tapunun iptaliyle davacı belediye adına tesciline karar verilmiştir. Karar,davacı Hazine vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi U.... Ş.....'ün raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. -KARAR- Dava, tapu iptal tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriğine ve toplanan delillere göre, dava konusu 898 ada 4 parsel sayılı taşınmazın kayden davacı Hazineye ait olduğu görülmektedir. Davacı belediye anılan taşınmazın belediye sınırları içerisinde kaldığını, 4706 sayılı yasa gereğince belediyeye devri gereken taşınmazlardan olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Gerçekten de, 2981/3290 Sayılı Yasa düzenlemeleriyle Hazine, Belediye, il Özel İdaresine ait veya Vakıflar GenelMüdürlüğünün idare ettiği arsa veya arazilerin üzerine taşınmazda kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakları bulunmayan kişilerin yapılanmaları ve gerek taşınmazın niteliği ve içinde bulunduğu konum ve gerekse hak sahibi olma bakımından yasanın öngördüğü koşulların gerçekleşmesi halinde kamu kuruluşunun ilerde imar ve ıslah planları veya kadastro planları belirlenecek alanlarda planlar gerçekleştikten sonra tapuya dönüştürülmek üzere yapı sahiplerine tapu tahsis belgesi vermeleri öngörülmüş, planların önceden yapılmış olduğu hallerde ise, tapu tahsis belgesi yerine doğrudan tapu verilmesine de olanak tanınmıştır. Hemen belirtilmelidir ki, üzerinde yapılaşma bulunan ve yasa hükümleri gereğince hakkında özel mülkiyet kurulabilecek ve kişilere devri mümkün olan maliki Hazine, İl Özel İdaresi olan ve İdaresi Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait taşınmazlarda imar ıslah veya kadastro planı henüz yapılmamışsa, bu kamu kuruluşlarınca hak sahibine tapu tahsis belgesi verilecek imar ve ıslah planı veya kadastro planının yapılması ve sahibine kişisel hak sağlayan tapu tahsis belgesinin tapuya tahvil edilmesi bakımından taşınmazın sicil kaydı somut olayda gözlemlendiği üzere Belediyeye devredilecektir. Öyleyse, taşınmazın belediyeye devrinin hukuki sebebi yasal düzenlemelerin öngördüğü usulü işlemleri gerçekleştirmekle sınırlı bulunmaktadır. Bir başka ifade ile devirdeki amacın gerçek ve maddi anlamda mülkiyetin Belediyeye devri olmayıp görevi ve yetkisi gereği bir takım usulü işlemleri gerçekleştirmek için olduğu tartışmasızdır. Esasen 19.7.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4916 Sayılı Yasada da benzer hükümlere yer verilmiş olup taşınmazın sicil kaydının devrinin gerçek ve yasal sebebinin Belediyenin fonksiyonu gereği yasada yer alan belirli amaçların gerçekleştirilmesi için aracı kılınmaktan başka bir şey olmadığı açıktır. Öte yandan, 4706 Sayılı Yasanın 5. ve 10. maddelerinde ön görülen prosedür tamamlanmadan adliye mahkemelerinde açılan böylesi bir davanın dinlenmesine olanak yoktur. Ayrıca anılan yasanın 7. maddesinde öngörülen iki aylık cevap verme süresi içerisinde cevap verilmemesi durumunda olumlu görüş bildirilmiş sayılacağı hükmü taşınmazın davacı belediyeye geçeceği anlamına gelmez. Yukarıda da belirtildiği gibi, anılan yasayı uygulamaya Bakanlar Kurulu ve Maliye Bakanlığı yetkilidir. Bu durumda anılan yasanın 5. ve 10. maddelerinde öngörülen prosedürün tamamlandığını söyleyebilmeye imkân yoktur. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve hatalı gerekçe ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetsizdir. Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 11.3.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.