Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 2676 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 95 - Esas Yıl 2007
MAHKEMESİ : DEMRE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 31/07/2006NUMARASI : 2005/81-114Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;Davacılar, davalı ile paydaşı bulundukları .parsel sayılı taşınmazın tamamının davalı tarafından kullanıldığını; davalının kendilerinin istifadesine izin vermediğini ileri sürüp; davalının elatmasının önlenmesine, taşınmazın kullanım ve işletiminin yediemine verilmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemişlerdir.Davalı, paydaşlar arasında yapılan taksim sözleşmesi gereği, taşınmazın kendisine bırakıldığını belirtip, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın davacıların miras payları yönünden kabulüne karar verilmiştir.Karar, taraf vekilleri tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, duruşma isteği değerden reddedilip gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu .parsel sayılı taşınmazın, tarafların miras bırakanı adına kayıtlı olduğu görülmektedir.Davacılar çekişmeli taşınmazın tamamının davalının tasarrufunda bulunduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır.Ne varki, mahkemece hükme yeterli bir araştırmanın yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur. Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamıyan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman istiyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir. Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir. Bilindiği üzere M.K.nun 706, B.K.nun 2l3, T.K.nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Nevarki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak ( fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şuyun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, " akte vefa" kuralının yanında M.K.nun 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pekçok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır. O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, M.K.nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir. Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler gözetilmek suretiyle özellikle davacıların çekişmeli taşınmazda paylarına karşılık çekişmesiz kullanabilecekleri herhangi bir yer olup olmadığının, taşınmazın tümünün davalının kullanımında bulunup bulunmadığının açıklıkla saptanması ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.Tarafların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.3.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.