MAHKEMESİ : MALATYA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ,TARİHİ : 06/05/2009NUMARASI : 2008/374-2009/203Taraflar arasında görülen davada;Davacı, davalının hakkında yapmış olduğu icra takibi sonucu yapılan ihale ile 70 parsel sayılı taşınmazının davalıya satışının yapıldığını, uzun süredir yurdışında yaşadığını icra dosyasında adına yapılan tüm tebligatların usulsüz olduğunu, hayali adreste , hayali bir kişiye tebligat yapıldığını bu nedenle yapılan ihalenin geçersiz olduğunu ileri sürerek tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 19.01.2010 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden T.A. vekili Avukat ..... ile temyiz edilen vekili Avukat ..... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi...... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Dava, yolsuz tescil iddiasına dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Gerçektende,Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme sonucu, davalı üzerinde oluşan sicil kaydının yolsuz tescil niteliğinde bulunduğu saptanmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davalının bu yöne değinen temyiz itirazı yerinde değildir. Reddine.Ancak, davacıya ait 104 m2 yüzölçümündeki 70 sayılı kadastral parselin, imar şuyulandırılması sonucunda 135m2 yüz ölçümünde 114 sayılı imar parselinin oluştuğu, davalının, imar uygulaması sonucu dava dışı belediye ile birlikte 114 sayılı parselde paydaş kılındığı ve sonradan davalının, belediye payını satın almak suretiyle taşınmazın tamamında malik durumuna geldiği görülmektedir Hemen belirtilmelidir ki, davanın kabulüne karar verilmiş olması kural olarak doğru ise de, imar uygulaması sonucu hukuki dayanağı kalmayan kadastral parsel üzerinden hüküm kurulması isabetsizdir.Esasen böylesi bir kararın infaz kabiliyetinin bulunmadığıda tartışmasızdır.Diğer taraftan; davacının 104 m2 yüz ölçümündeki 70 sayılı kadastral parselin, imar uygulamasında DOP (düzenleme ortaklık payı)kesildikten sonraki yüz ölçümü ile 114 nolu imar parseline gittiği gözetildiğinde, 70 sayılı kadastral parselin DOP miktarı düşüldükten sonra bakiye yüz ölçümü miktarının, 114 sayılı imar parselinin tamamının yüz ölçümüne oranlanması suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması da doğru değildirO halde, davalının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 24.12.2009 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 750.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.2.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.