MAHKEMESİ : EDİRNE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 10/05/2012NUMARASI : 2011/308-2012/160Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekilince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişmeye konu 2 parsel sayılı avlulu ahşap ev vasıflı taşınmazın davacı adına kayıtlı olduğu, taşınmazın sicil kaydında aile konutu şerhinin bulunduğu, davacının reşit çocukları olan davalıların ise kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir haklarının bulunmadığı anlaşılmaktadır.Davacı, rızası olmadığı halde davalıların çekişme konusu yerde oturduklarını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.Mahkemece, taşınmazın aile konutu olduğu, davacının eşi, davalıların annesi olan dava dışı R. A..'ın yaşı, sağlık sorunları ve evin fiziki koşulları sebebi ile davalıların yardımı olmadan yaşamını sürdürmesinin mümkün olmadığı, kaldı ki davalıların da annelerinin rızası ile taşınmazda yaşadıkları, buna rağmen dava açılmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Hemen belirtmek gerekir ki; Türk Medeni Kanunun 683.maddesinde düzenlendiği üzere, bir şeye malik olan kimse hukuk düzeninin sınırları içinde o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi her türlü haksız el atmanın önlenmesini de dava edebilir.Öte yandan; “ aile konutu ” müessesesi TMK'nın 194. maddesinde düzenlenmiş olup, bu düzenleme gereğince; evlilikte eşlerden biri diğer eşin açık rızası bulunmadıkça aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. O halde, aile konutu şerhinin eşleri bağlayacağı, ancak bu konuda şerh bulunan bir taşınmazı eşlerden birinin diğer eşin açık rızası bulunmadan 3. bir kişiye devretmesi halinde, rızası alınmayan eşin bu şerhe dayanarak talepte bulunabileceği kuşkusuzdur.Hal böyle olunca, davacının elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davacı vekilinin temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.