Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2654 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 12030 - Esas Yıl 2008





MAHKEMESİ : İSTANBUL 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ,TARİHİ : 12/06/2008NUMARASI : 2000/69-2008/154Taraflar arasında görülen davada; Davacı, miras bırakanı A.H.'ın kendisinden mal kaçırmak amacıyla 1 parsel sayılı taşınmazdaki 20 nolu dairesini, 7 parsel sayılı taşınmazını ve 31 parsel sayılı taşınmazdaki 5 ile 10 nolu dairelerin çıplak mülkiyetini davalıya satış suretiyle temlik ettiğini, temlikin muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu iptal ve miras payı oranında tescil isteğinde bulunmuştur. Davalı, 7 parsel sayılı taşınmazın bedelini ödeyerek satın aldığını diğer üç parça taşınmazın miras bırakanın paylaştırma amacıyla kendisine temlik ettiğini bildirip, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Karar, taraflarca süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 3.3.2009 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden C.L.E. İskit vekili Avukat H. İ. ile yine temyiz eden M.G. İ.vekili Avukat C.G..geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ....tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; miras bırakanın çekişmeli taşınmazlarla ilgili olarak davalıya yapmış olduğu temliklerin mahkemece denkleştirme amacıyla gerçekleştirildiği, bir başka ifadeyle murisin mal kaçırma amaçlı olmayıp, yaşarken mal varlığını paylaştırmak iradesiyle hareket ettiği, ancak davacıya satış yoluyla yaptığı taşınmazların değerleri ile davalıya devrettiği taşınmazların değerleri arasında farklılık bulunduğu kabul edilerek, değerler arasında orantı kurulmak suretiyle davanın kabulü cihetine gidildiği anlaşılmaktadır. Gerçekten de miras bırakanın taşınmaz temlikindeki gerçek amacının mirasçıdan mal kaçırmak olmadığı, davacıya da bir kısım taşınmazlarını verdiği, böylece yaşarken mal varlığının mirasçılar arasında paylaşmak istediği dosya kapsamıyla sabittir.Kaldıkı bu olgu mahkemece de benimsenmiştir.Davanın niteliği gözetildiğinde istek tenkis olmayıp iptal ve tescile ilişkindir.O halde, hoşgörü sınırları içerisinde kalacak şekilde bir mirasçıya biraz fazla değerdeki taşınmazını vermesi miras bırakanın mal kaçırma kastıyla hareket ettiğini göstermeyeceği gibi, davanın kabulününde gerekçesi olamaz.Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve yasal olmayan gerekçelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.Öyleyse, davacının tüm temyiz itirazları yerinde değildir.Reddine.Davalının temyiz itirazları yerinde olup kabulü ile hükmün açıklanan nedenlere hasren HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 19.12.2008 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden davalı vekili için 625.00.-TL. duruşma avukatlık parasının karşı taraftan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 3.3.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.