MAHKEMESİ: DENİZLİ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ,TARİHİ: 15/05/2008NUMARASI: 2004/592-2008/198Taraflar arasında görülen davada; Dava, davalı şirketin telkinleriyle maliki olduğu 4 sayılı parselini şirkete, Hazine'den alacağı teşvikin teminatı olarak göstermesi için bedelsiz olarak temlik ettiğini, davalının teşvik aldığında 120.000.-YTL ya da çekişmeli taşınmazını geri iade edeceğine ilişkin taahhütname ve çekler verdiğini, ancak çekleri ödemediği gibi taşınmazı da geri vermediğini diğer davalı B.'e muvazaalı olarak devrettiğini, hileye düşürüldüğünü ileri sürerek, tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur.Davalı şirket, duruşmalara gelmemiş, bir cevap vermemiş, diğer davalılar davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, iddianın kanıtlandığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalılardan B.A. ve Ş.T.tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 3.3.2009 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden Ş. T.vekili Avukat R. D. ile temyiz edilen vekili Avukat S.E. geldiler, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden vekili avukatlar gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının 4 parsel sayılı taşınmazdaki maliki olduğu 1/2 payını, davalılardan .....Mobil Ltd.Şirketine satış suretiyle temlik ettiği ve sicil kaydı bu şirket üzerindeyken davalılardan Ş..tarafından taşınmaz sicil kaydına haciz koydurulduğu ve ondan sonra haciz şerhi ile yükümlü olarak diğer davalı B. A..'e satışla intikal ettirildiği anlaşılmaktadır.Davacı, iddiasında davalı şirketin Hazine'den teşvik kredisi alacağını, buna karşılık davalı şirket adına teminat göstermek amacıyla malik olduğu taşınmazdaki payını davalı şirkete temlik ettiğini, sonradan şirketin taşınmazı iade etmediğini ve kendisine verilen çeklerin de karşılıksız çıktığını ileri sürerek, inançlı işlem hukuksal nedenine dayanmak suretiyle şirket ile kendi arasındaki 18.12.2000 tarihinde düzenlenen " taahhütname" başlığını taşıyan belgeyi de ibraz ederek eldeki davayı açtığı görülmektedir.Mahkemece, söz konusu belgenin taraflar arasındaki inançlı işlemin belgesi olduğu benimsenerek, davanın kabulü cihetine gidilmiştir.Gerçekten de; inançlı işlem teminat mukabili temlik, taraf muvazaası ve namı-ı müsteara dayalı olarak açılan davaların 5.2.1947 tarih 20/6 Sayılı İnançları Birleştirme Kararı gereğince yazılı bir belge ile kanıtlanması gerekeceği kuşkusuzdur. Esasen, mahkemece de bu belge hükme esas alınarak, davanın kabulüne karar verilmiştir.Anılan belgenin tetkikinden, davalı şirket tarafındın 140.000., 40.000., 100.000, 70.000., DM muhtevalı 4 adet çekin davacıya verildiği sabittir. Davacı tarafından çek bedellerinin tahsili bakımından yapılan takibat neticesinde çeklerin karşılıksız çıktığı ve çek bedellerini davacının tahsil edemediği ve bunun üzerine davalı şirket temsilcisinin şikayet edildiği temsilci hakkında açılan dava neticesinde kurulan beraat kararının derecaattan geçmek suretiyle kesinleştiği dosya kapsamıyla belirgindir.Gerek, Cumhuriyet Savcılığında ve gerekse karakolda tutulan 16.4.2002 tarihli tutanakta davacı temlike konu payı bedeli karşılığında sattığını, ayrıca satış bedelinin tahsil edilememesi sebebiyle dolandırıldığını açıkça ifade etmiştir.Kaldı ki, 18.12.2000 tarihli düzenlenen belge kapsamından ve davacının yukarıda değinilen beyanından yapılan temlikin inançlı bir işleme dayalı olmadığı, doğrudan satışa ilişkin bulunduğu anlaşılmaktadır.O halde, taraflar arasındaki ilişkinin inançlı bir işlem ve 18.12.2000 tarihli belgenin de, bu işlemin belgesi olarak kabulüne olanak yoktur.Öyle ise, işlemin doğrudan satış olduğu kabul edilmelidir.Bilindiği üzere; Borçlar Kanununun 217.maddesi aracılığıyla 211.maddesi hükmü uyarınca satış bedeli ödenmediği takdirde aktin feshedilerek taşınmaz mülkiyetinin iadesine dair bir ihtirazı kayıt dermayan edilmediğine göre, davacının açmış olduğu tapu iptal ve tescil isteği yönündeki davasının kabulüne olanak yoktur. Tabiki, satıştan kaynaklanan varsa kişisel hakkı bunu talep edebileceği de kuşkusuzdur.Hal böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek, yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davalılardan B. A. ve Ş. T.'un temyiz itirazları yerindedir kabulüyle HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.12.2008 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 625.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 3.3.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.