Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2649 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 1432 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ: SİLİVRİ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 07/02/2008NUMARASI: 2006/407-2008/35Taraflar arasında görülen davada;Davacı Hazine, davalıya ait 961 sayılı parselin kısmen kıyı-kenar çizgisi içerisinde kaldığını ileri sürerek tapusunun iptalini istemiştir.Davalı, davaya cevap vermemiştir.Mahkemece, taşınmazın 65,50 m2 lik kısmının kıyı kapsamında kaldığınının keşfen saptandığı gerekçesiyle anılan bölümün tapusunun iptaliyle tescil harici bırakılmasına karar verilmiştir.Karar, Hazine tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . A.raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, 3621 Sayılı Yasa'dan kaynaklanan tapu iptali isteğine ilişkindir.Mahkemece, dava kısmen kabul edilmiş; karar Hazine tarafından temyiz edilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişmeli taşınmazın kadastro tespitinin 1974 yılında kesinleştiği, davanın ise 2003 yılında açıldığı anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, 14 Mart 2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasa’nın 2. maddesiyle 3402 Sayılı Kadastro Yasası’nın 12. maddesinin üçüncü fıkrasına “Bu hüküm, iddia ve taşınmazın niteliğine yahut Devlet veya diğer kamu tüzel kişileri dahil, tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanır.” cümlesi ve aynı Yasa’nın 3. maddesi ile de 3402 Sayılı Yasa’ya “Bu Kanunun 12 nci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu iddiası ile yürürlük tarihinden önce açılmış ve henüz kesin hükme bağlanmamış olan davalarda dahi uygulanır.” şeklindeki geçici 10. madde eklenmiştir.Diğer taraftan, 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 Sayılı Yasa'nın 16. ve 17. maddeleryle 3402 Sayılı Yasa'ya eklenen 36/A ve geçici 11. maddeleri, “Kadastro işlemi ile oluşan tespit ve kayıtların iptali için Devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından açılan ve henüz infaz edilmemiş bulunan dava ve kararlarda davalı aleyhine vekâlet ücreti dâhil yargılama gideri yükletilemeyeceği...” hükümlerini içermektedir. O halde, anılan 5841 ve 6099 Sayılı Yasa hükümlerinin temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın mahkemece re'sen gözetilmesi gerekeceği de izahtan varestedir.Hal böyle olunca, karardan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilebilmesi için hüküm bozulmalıdır. Davacı Hazinenin temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle hükmün HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 09.03.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.