MAHKEMESİ: ERDEMLİ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 04/11/2003NUMARASI: 2002/769-2003/814Taraflar arasında görülen davada; Davacı Hazine, davalının maliki olduğu 1269 parsel sayılı taşınmazın 2750 m2'lik kısmının kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını ileri sürerek, tapu iptali, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinde bulunmuştur.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kabulü ile davaya konu 1269 parsel sayılı taşınmazın 2870 m2'lik kısmın tapu kaydının iptali ile tesbit dışı bırakılmasına, bu alan içerisindeki muhtesatların yıkımına karar verilmiştir. Karar, davalı mirasçıları vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, 3621 sayılı Yasadan kaynaklanan tapu iptal, sicil kaydının kütükten terkini ve yıkım isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 1269 parsel sayılı taşınmazın öncesini teşkil eden 709 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitine Hazinenin itirazı sonucu, Erdemli Tapulama Mahkemesinin 1969/23 esas, 969/25 sayılı kararıyla davanın kısmen kabulüne, 709 nolu parselin bir bölümünün kumsal alanda kaldığının belirlendiği gerekçesiyle 21780 m2 olarak tespit edilen yüzölçümünün 18700 m2 olarak düzeltilmesine, kumsal alanın ise hazine adına tesciline karar verildiği ve kesinleşen bu ilama dayalı olarak 709 sayılı parselin 18700 m2 olarak 28.4.1970 tarihinde sicil kaydının oluşturulduğu, davanın ise 7/10/2002 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere, 14 Mart 2009 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasa’nın 2. maddesi ile 3402 Sayılı Kadastro Yasası’nın 12. maddesinin üçüncü fıkrasına “Bu hüküm, iddia ve taşınmazın niteliğine yahut Devlet veya diğer kamu tüzel kişileri dâhil, tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanır.” cümlesi ve aynı Yasa’nın 3. maddesi ile de 3402 Sayılı Yasa’ya “Bu Kanunun 12 nci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu iddiası ile yürürlük tarihinden önce açılmış ve henüz kesin hükme bağlanmamış olan davalarda dahi uygulanır.” şeklindeki geçici 10. madde eklenmiştir.Somut olayda, davalı adına tescilin dayanağı olan tespit tutanağının kesinleşmesinden itibaren dava tarihine kadar 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği açıktır. Hak düşürücü süre kamu düzeni ile ilgili olup mahkemece davanın her aşamasında re'sen gözetilmesi gerekli olumsuz dava şartlarındandır. Öyleyse, mahkemece karar verildikten sonra yürürlüğe giren yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler gözetilmek suretiyle bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerektiği kuşkusuzdur.Öte yandan; bir taraf, dava açıldığı andaki mevzuata ve içtihat durumuna göre davasında haklı olup da, dava açıldıktan sonra yürürlüğü giren (geçmişe etkili) yeni bir yasa hükmü ya da yeni bir İnançları Birleştirme Kararı gereğince davayı kaybederse, davada haksız çıkmış olmasına rağmen, yargılama giderlerinden sorumlu tutulamaz.Anılan bu kural yasal ve yargısal uygulamada kararlılık kazanmıştır.(Baki Kuru, Hukuk Usulü Muhakemeleri 5. cilt, sayfa 5338, dipnot 159; 10. H.D. 21/12/1976, 8770/8739 ve dipnot 160: 5. HD 12/09/1977, 5445/5655 dipnot 161: 10.HD 24/02/1976, 6296/1297) Ayrıca her dava açıldığı tarihteki koşullara bağlıdır. Öte yandan avukatlık ücreti 04.09.1957 tarih ve 4/16 sayılı İnançları Birleştirme Kararı uyarınca yargılama giderlerinden sayılır.Bu durumda, çekişme konusu taşınmazın öncesini teşkil eden 709 sayılı parsele ilişkin yukarıda sözü edilen Tapulama Mahkemesi kararının taraflar arasında görülüp, kesinleştiğinden güçlü delil oluşturduğu, 5841 Sayılı Yasa yürürlüğe girmeseydi dahi davacı Hazinenin açtığı eldeki davanın dinlenemeyeceği, Hazinenin, dava açmakta başından beri haksız olduğu gözetilerek, davalı tarafın yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağıda tartışmasızdır.Hal böyle olunca; davalı tarafın temyiz itirazının kabulü ile yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler gözetilerek, hak düşürücü süreden dolayı davanın reddine, yargılama giderinden davacı Hazinenin sorumlu tutulmasına karar verilmek üzere hükmün HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.03.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.