MAHKEMESİ: NİĞDE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 30/06/2010NUMARASI: 2009/246-2010/387Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden maliki olduğu 5767 parsel sayılı taşınmazına davalıların yapılanmak suretiyle müdahale ettiklerini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinde bulunmuştur.Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.Elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne, yıkım isteğinin reddine ilişkin mahkeme kararı Dairece, yıkım isteğinin de kabulüne karar verilmesi gereğine değinilerek bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yıkıma da karar verilmiştir.Karar, davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .. raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.Mahkemenin, elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne, yıkım isteğinin ise fahiş zarardan ve davalıların iyiniyetinden bahisle reddine dair verdiği karar, Dairece;"... taşınmazda davalıların kayda dayalı herhangi bir hakları bulunmamaktadır. Kadastro tespitinde de 3402 Sayılı Yasanın 19.maddesi hükmü uyarınca söz konusu yapıların varlığına işaret edilmemiştir. Kaldı ki, kadastro sırasında yapıdan kaynaklanan bir şerhe tutanakta yer verilmiş olsa dahi, bu şerh sahibi lehine Türk Medeni Kanununun 724.maddesinde öngörülen temliken tescilden ibaret olan şahsi hak doğurucağı, oysa böyle bir olgu ve talep konusu bulunmadığına göre davacının mülkiyet hakkına üstünlük tanınarak yıkım isteğinin de kabulüne karar verilmesi..." gerektiğine değinilerek bozulmuş, mahkemece bozmaya uyulmak suretiyle yıkım isteğinin de kabulüne karar verilmiştir.Ne varki, Daire bozma kararından sonra davalılar tarafından Sulh Hukuk Mahkemesinde 2007/427 Esas sayılı temliken tescil davası açıldığı ve halen derdest bulunduğu anlaşılmaktadır.Mahkemece, bozmaya uyulmakla birlikte, anılan temliken tescil davası bozma kararı sonrasında açıldığına göre, somut olayda usulü kazanılmış haktan söz edilemeyeceği açıktır.Hal böyle olunca, ileride giderilmesi imkansız zararların meydana gelmemesi bakımından, davalılar tarafından açılan 2007/427 Esas sayılı temliken tescil davasının sonuçlanmasının beklenmesi ve ondan sonra yıkım isteği yönünden bir karar verilmesi gerekirken, değinilen husus gözardı edilerek yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir.Davalıların, temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09.03.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.