Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2630 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 9123 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ: 19/01/2012NUMARASI: 2007/75-2012/27Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı O. B.tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 26.02.2012 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden Davalı O. B. G. ile temyiz edilen vekili Avukat H. B. geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; davacının İstanbul ili, Silivri ilçesinde bulunan, kayden maliki olduğu 1153 ada 1 (yeni 567 ada 1) parsel sayılı taşınmazdaki 7 nolu dubleks meskenin davalı G.tarafından el ve işbirliği içinde bulunduğu diğer davalı O. B.’e satış suretiyle devredildiğini ileri sürerek eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.Davadaki istek, özü ve niteliği itibariyle yolsuz tescile dayalıdır. Bu tür davaların eski kayıt maliki tarafından ve mülkiyet hakkına dayalı olarak açıldığı kuşkusuzdur. Öte yandan, taraflardan birinin tacir olması ve taşınmazın öncesinde şirket adına kayıtlı olması davaya ticari nitelik kazandırmayacaktır. O halde, mahkemenin taraflardan birinin tacir olması nedeniyle davanın, yetki alanında ve iş sahasında olduğu gerekçesiyle yetki itirazını reddetmesinin doğru olduğu söylenemez.Keza, tapu kaydında gösterilen ilçe yetkili mahkemenin saptanmasında da esas alınamaz. Bilindiği üzere; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 13/1. (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 12/1.) maddesi gereğince taşınmazın aynı ile ilgili davaların taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde çözüme kavuşturulması gerekeceği tartışmasızdır. Taşınmazın bulunduğu yerden maksat ise tapuda kayıtlı olduğu yer değil, fiilen içinde bulunduğu mülki sınırdır. Anılan yetki kuralı kesin ve kamu düzeniyle ilgili olup, davanın her aşamasında mahkemece re'sen (kendiliğinden) gözetilmesi gerekir.Hemen belirtilmelidir ki, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin dava da taşınmazın aynına ilişkin bir dava olup, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 13/1. (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 12/1.) maddesinde öngörülen mahkemede açılmalıdır.Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan ilke ve olgular doğrultusunda mahkemece yeniden keşif yapılarak uzman bilirkişi marifetiyle dava konusu taşınmazın hangi ilçenin mülki sınırları içinde bulunduğunun belirlenmesi, ondan sonra yetki ve görev hususu hakkında bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.Davalı O. B.’in bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.