MAHKEMESİ : HATAY 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 24/05/2012NUMARASI : 2010/380-2012/270Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi .. raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve pay oranında tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; miras bırakan R. S..'in eşinden intikal eden 19 parsel sayılı taşınmazdaki 7/28 payını 03.04.1990 tarihinde satış suretiyle davalı oğluna temlik ettiği, miras bırakanın 3.10.1993 tarihinde öldüğü ve geride mirasçı olarak davalı oğlu, davacı çocukları C., Ş.., A.., gelini H.. ile torunları B.., A..ve A..ile dava dışı gelinleri G.., G.. ve yine dava dışı torunları M.., İ.., K.., N.., E.. ve G..'ın kaldıkları anlaşılmaktadır.Davacılar, çekişme konusu temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır.Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanununun 706, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 237 (818 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 213. maddesi) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.Somut olayda, mahkemece yukarıda değinilen ilkeleri kapsayacak bir soruşturma yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.Şöyle ki, miras bırakanın başka malvarlığının bulunup bulunmadığı, temlik tarihinde ekonomik ve sosyal durumunun ne durumda olduğu, taşınmazını satmasını gerektirecek haklı ve geçerli bir nedeninin olup olmadığı, çekişme konusu taşınmazın devir tarihinden sonra kim tarafından ne şekilde tasarruf edildiği ve miras bırakanın davalı dışındaki mirasçıları ile beşeri ilişkilerinin nasıl olduğu tespit edilmiş değildir. Hal böyle olunca, öncelikle değinilen eksikliklerin giderilmesi, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması, toplanan ve toplanacak delillerin yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte irdelenip değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Davalı vekilinin temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.