MAHKEMESİ : BOLU 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 02/05/2012NUMARASI : 2011/177-2012/120Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil veya tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı N. ve davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 26.02.2013 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat H.E.ile diğer temyiz eden vekili Avukat R. B. geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde tenkis isteğine ilişkin olup, hükmüne uyulan bozma ilamı sonrasında mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; miras bırakan İ. G.’in 10 parça taşınmazını, satış, ölünceye kadar bakma akdi ve bağış suretiyle kızı ve torunları olan davalılara temliki işlemleri bakımından açılan dava sonucunda, davanın kısmen kabulüne dair olarak verilen kararın dairemizce “eksik araştırma ile karar verilmesi doğru değildir” gerekçesiyle bozulması üzerine mahkemece, verilen direnme hükmünün taraflarca temyiz edilmesi ile Hukuk Genel Kurulunca; “yerel mahkemece yapılacak iş;1-Davacılardan N.T.'ın dava dışı 95 parsel sayılı taşınmazı bedelsiz aldığı kanıtlanamadığından, talepleri konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi,2-Davalılardan H.'a temlik edilen ölünceye kadar bakma akdine konu 9, 122 ve 290 parsel sayılı taşınmazların temlikinin ivaz karşılığı olduğu anlaşıldığından, çekişmeli parseller yönünden tenkis isteğinin reddine karar verilmesi,3-Davalı N.'e satılan 12, 292 ve 297 parsellere ilişkin tenkis isteğinin de yukarıda açıklanan gerekçelerle reddine karar verilmesi,4-Davalı N.'e hibe edilen ve O'nun tarafından diğer davalı H.'a satış suretiyle temlik edilen 116, 451, 140, 141 parsel (4/5 payı) sayılı taşınmazlar yönünden ise tenkis incelemesi yapılarak olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekir” değişik gerekçesiyle direnme kararının bozulmasına karar verildiği, mahkemece, Hukuk Genel Kurulu bozma kararına uyulduktan sonra davanın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.Mahkemece, Hukuk Genel Kurulu bozma ilamı doğrultusunda 9, 122, 290, 12, 292 ve 297 parsel sayılı taşınmazlar bakımından davanın reddine karar verilmiş olması doğrudur.Ancak, gerek, daire bozma ilamında, gerekse Hukuk Genel Kurulu bozma ilamında, davacı N.’in saklı payını aldığı yönündeki mahkeme kabulünün doğru olmadığı, miras bırakanın dava dışı 95 parsel sayılı taşınmazı 03.05.1989 tarihinde davacı N. T.’a satış suretiyle temlikinin bedelsiz olduğunun kanıtlanamadığı belirtilerek, davacı N.’in talebi bakımından olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gereğine değinildiği halde, mahkemece, anılan satış işlemine taraf olmayan davalı N.’in murisin satış bedelini almadığı yönündeki yeminine değer verilerek davacı N. davasının reddi isabetsizdir. Zira, böylesi bir yeminin hukuki değer ifade etmeyeceği tartışmasızdır.Dosya kapsamı ile, davacı N.’in saklı payını almadığı açık olup, anılan davacıya da saklı payının verilmesi gerekeceğinde kuşku yoktur.Diğer taraftan, miras bırakan İ.’in kendi adına kayıtlı 1174 parsel sayılı taşınmazı ile kendisinden önce ölen eşi E.G.adına kayıtlı 96 ve 1639 parsel sayılı taşınmazlardan intikal eden miras payı bulunduğu halde temlik dışı tereke olmadığı kabul edilerek hatalı tenkis bilirkişi raporu doğrultusunda karar verilmiş olması isabetsizdir.Öte yandan, davalılar tercih haklarını Türk Medeni Yasasının 564. maddesi hükmü uyarınca ayın olarak verme şeklinde kullandıkları halde, mahkemece sabit tenkis oranına göre davacıların saklı payı hesap edilerek iptal ve tescile karar verilmiş olması da doğru değildir. Zira, davalılar tercihlerini ayın verme yönünde kullandıklarına göre, taşınmazların mülkiyetinin davacılara bırakılması ve davacıların davalılara bedel ödemesi yasal koşul olduğu halde mahkemece bu hususun gözetilmemiş olması da yanlıştır. Kabule göre de, davanın kısmen reddine karar verildiği halde davalılar yararına vekalet ücreti takdir edilmemiş olması da doğru değildir. Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan ilke ve olgular gözetilerek, tenkis konusunda uzman bilirkişiden rapor alınması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek ve hatalı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir. Davacı N.’in ve davalıların bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.12.2012 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden taraflar vekilleri için 990.00.'ar-TL. duruşma avukatlık parasının karşılıklı olarak alınıp birbirlerine verilmesine, 26.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.