Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2623 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 12458 - Esas Yıl 2008





MAHKEMESİ: KARAMÜRSEL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 10/09/2008NUMARASI: 2006/47-2008/223Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;Davacı, miras bırakanı M. E..’nin kendisinden mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak 198 ada 8 parsel sayılı taşınmazını davalı kardeşi H.’e ölünceye kadar bakma akdiyle temlik ettiğini, yine 1566 parselde kayıtlı 1, 2, 4, 6 ve 7 nolu bağımsız bölümlerini davalı kardeşi Cengiz’e, 3, 5, 8 ve 9 nolu bağımsız bölümlerini ise davalı H.’ye muvazaalı satış işlemleri ile temlik ettiğini, ayrıca 1566 parselde kayıtlı 6, 7, 8 ve 9 nolu bağımsız bölümleri düzenlediği vasiyetname ile davalılar C. ve H..’ya vasiyet ettiğini ileri sürerek, öncelikle dava konusu taşınmazların tapusunun miras payı oranında iptali ile adına tescili, olmazsa saklı payı oranında tenkisini ve vasiyetnamenin iptalini istemiştir. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, dava konusu taşınmazlara ilişkin ölünceye kadar bakım akdi ve satış işlemlerinin muvazaalı bulunduğu gerekçesiyle pay oranında iptal-tescil isteklerinin kabulüne, tenkis ve vasiyetnamenin iptaline yönelik istemler konusunda karar verilmesine yer olmadığına kararları verilmiştir. Karar, davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .. raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Asıl ve birleştirilen dava muris muvazaası bukuksal nedenine dayalı olarak açılmış, mahkemece, tapu iptal tescil davalarının kabulüne, vasiyetnamenin iptali için açılan davada esaS hakkında karar yerilmesine yer olmadığı şeklinde hüküm kurulmuştur. Dosya kapsamı ve toplanan delilere göre, birleştirilen 2006/128 esas sayılı davada muris muvazaası nedeniyle açılan davanın kabulüne karar verilmesinde kural olarak hata bulunmamaktadır. Ancak, 1566 parsel üzerinde kat irtifakı kurulup bağımsız bölümler oluşmuştur. Her bağımsız bölüm için ayrı ayrı davacının miras payı oranında iptal ve tescile karar verilmesi gerekirken, kat irtifakı kurulup bağımsız bölümlerin oluşmasıyla hukuki varlığı son bulan 1566 parselde davalıların tapudaki payları üzerinden hüküm kurulması doğru değildir. Öte yandan, asıl davada dava konusu edilen 8 parsel sayılı taşınmaz ölünceye kadar bakım akdiyle muris tarafından davalı H.'e intikal ettirilmiş muris sağlığında ölünceye kadar bakım akdi hükümlerinin yerine getirilmediğini ileri sürerek her hangi bir dava açmamıştır. Bu nedenle muris muvazaası iddiasının ölünceye kadar bakım akdi hükümlerinin yerine getirilip getirilmediği incelenerek sonuçlandırılması doğru değildir . Hemen belirtilmelidir ki, ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır. (B.K.m.5ll).Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusuda bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer.(B.K.m.5l4).Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz. Kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikinde muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır.(B.K.m.l8). Şayet bakım alacaklısının temliki işlernde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur. Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı,bunun makul karşilanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir. Yukarıdaki ilkeler göz önüne alınarak muris muvazaası iddiasının incelenmesi gerekirken eksik incelemeyle karar verilmesi doğru değildir. Ayrıca, davacı davalılar C.ve H.'ya yapılan vasiyetin iptalini istemiş ise de vasiyetnameye konu olan taşınmazlar vasiyetten sonra davalı C. ve H.'ye tapuda satış göstermek suretiyle davadan önce intikal ettirilmiş olduğundan, hukuki geçerliliğini kanun gereğince yitireceğinden (TMK. 544.md.) vasiyetnamenin iptali konusunda ayrıca bir karar verilmesine gerek bulunmadığı gözardı edilerek bu istekle ilgili davanın reddine karar verilmesi gerekirken, konusu kalmadığından bahisle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurulması da doğru değildir. Davalılar vekilinin bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 02.03.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.