Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2613 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 13424 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ: GÖLCÜK 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 27/07/2011NUMARASI : 2009/47-2011/508Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;Davacılar, kayden davacı kişilere ait bulunan .. ada .. parsel sayılı taşınmaza davalı şirketin insan sağlığını olumsuz etkileyen ve çevreye zarar verecek konumda bulunan baz istisyonu verici kulesi diktiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi, yıkım olmazsa tazminat isteğinde bulunmuştur.Davalılar, uyuşmazlığın idari yargının görev alanına girdiğini iddiaların yersiz olduğunu baz istasyonunun yönetmelikte belirtilen değerlerin altında sinyal yaydığını bildirip, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, baz istasyonunun yönetmeliğe ve verilen sertifikaya uygun olarak yapıldığı, yaydığı sinyalin yönetmelikte belirtilen değerler içinde kaldığı, insan sağlığı açısından sorun teşkil etmeyeceği, tazminat koşullarının oluşmadığı gerekçeleriyle davaların reddine karar verilmiştir.Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. Davalar, komşuluk hukukundan kaynaklanan çekişmenin giderilmesi isteğine ilişkindir.Mahkemece, davaların reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davalı ..Telekomünikasyon A.Ş. tarafından diğer davalıların maliki bulunduğu 149 ada 3 parsel sayılı taşınmaz üzerinde baz istasyonu kurulduğu, davacıların ise komşu binaların malikleri ve sakinleri oldukları, davacıların .. Telekomünikasyon A.Ş. tarafından kurulan baz istasyonu nedeniyle sağlıklarının olumsuz yönde etkilendiğini ileri sürerek, baz istasyonunun kaldırılması veya taşınmazlarında oluşan zararın tazmini isteğiyle eldeki davaları açtıkları anlaşılmaktadır.İddianın bu içeriği ve niteliğine göre, taraflar arasındaki çekişmenin Türk Medeni Kanununun 737 ve devam eden komşuluk hukukuna ilişkin hükümlerinin uygulanmak suretiyle çözüme kavuşturulması gerekeceği açıktır.Mahkemece, baz istasyonunun yönetmelik hükümlerine uygun olduğu ve yönetmelikde belirtilen elektromanyetik şiddete ilişkin limit değerlerinin altında faaliyet gösterdiği ve sertifikaya uygun olduğu, Baz istasyonlarının hastalığa yol açtığı konusunda kesin bulgulara ulaşılmadığı kesin vaka yok ise bile konumları itibariyle dava konusu vericilerin uzun vadede davacıların sağlığını tehdit edici mahiyette olup olmadığının araştırıldığını buna ilişkin uzman profesör doktor T..kalkan ve H... bilge tarafından hazırlanan raporda, dava konusu link kulesinin insan sağlığı açısından sorun teşkil etmeyeceği yönünde görüş bildirildiği, alınan bilirkişi rapor ve görüşleri esas alınmak suretiyle davanın reddine karar verildiği görülmüştür.Hemen belirtilmelidir ki, baz istasyonu adı verilen tesislerin işletilmesi sonucu geniş halk kitlelerine yarar sağladığı ve hizmet verildiği kuşkusuzdur. Ancak, bu yararın sağlanması karşısında kişilerin zarar görmesi de kabul edilemez. Buna göre, hizmetten elde edilen yarar ile bunun karşısında verilen zararın değerlendirilmesinde zorunluluk vardır. Öte yandan, hiçbir hizmetin insan yaşamı kadar önem ve öncelik taşıdığı da düşünülemeyeceği gibi yararlı bir hizmetin karşılığı olarak insanın sağlığından yoksun kalması uygun bir sonuç olarak kabul edilemez. Öyleyse, böyle bir tehlikenin varlığının saptanması halinde gerekli önlemlerin alınmasının zorunlu ve kaçınılmaz olduğu da tartışmasızdır. Konuyla ilgili olarak 4502 sayılı Kanunla değişik 2813 sayılı Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun Kuruluşuna ilişkin Kanun ve 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu hükümleri gereğince çıkartılan "Telekomünikasyon Cihazlarından Kaynaklanan Elektromanyetik Alan Şiddeti Limit Değerleri Belirlenmesi Ölçüm Yöntemleri ve Denetlenmesi Hakkındaki Yönetmelikte bir kısım usul ve esasa dair düzenlemelere yer verilmiş olup, yönetmeliğin 12. maddesinde ölçüm yapacak personelin nitelikleri belirtilmiş ve 11. maddesinde de ölçümde kullanılacak cihazların ne olacağı belirtildikten sonra nitelikleri ve özellikleri sayılmıştır.Çekişmeye konu baz istasyonunun konumu itibariyle insanların yoğun olarak yaşadıkları ve hayatlarını sürdürdükleri yerde kurulduğu sabittir. Öyleyse, bundan kaynaklanacak sorumluluğun kusura dayanmayan tehlike sorumluluğu olduğu gözetildiğinde, tesisin bulunduğu ve kurulduğu yer bakımından uzun sürede insan ve çevreye biyolojik sağlık açısından ve psikolojik yönden zarar verdiği, güvenlik mesafesini ihlal eden bir yerleşim alanı içinde olduğu, karar verirken sosyal ve bireysel psişik travmanın da dikkate alınması gerektiği, böylesi kronik bir anksiyetenin bir sağlık sorunu olduğu, ölçüm değeri normal sınırlarda olmasına rağmen sağlık açısından riskli olabileceği açıktır.Diğer taraftan hiçbir hizmet insan yaşamı kadar öncelikli önem taşımaz. Diğer bir anlatımla yararlı bir hizmetin karşılığı olarak insanın ölümü uygun bir sonuç olarak kabul edilemez insan yaşamında tehlike yaratan bir hizmetin kişi yaşamanın önüne geçmesi buna üstünlük tanınması doğru bir yaklaşım olarak düşünülemez. Bunun yanında, baz istasyonlarının aynı yerde hizmet vermesinde zorunluluk bulunmamaktadır. Muhtemelen fazla bir bedelle de olsa daha uygun başka bir yerde ve yerleşim yeri çevresinden daha uzakta aynı sonuçları sağlayacak bir istasyonun kurulması, hizmet vermesi olanaklıdır. Ayrıca bir istasyon yönetmeliklere uygun olarak çalıştırılsa dahi zarar verdiği takdirde yönetmeliğe uygun olduğundan söz edilerek zarar verenin sorumluluğundan kurtulması kullanıma devam edilmesi sonucunu doğurmaz. Yönetmeliğe uygun değilse zaten hukuka aykırılık teşkil etmektedir.Somut olaya gelince, dava konusu baz istasyonunun davacılara ait binaya 50, 60 metre uzaklıkta olduğu, dar anlamda, para ile ölçülebilen bir zarar yok ise de çevre binalarda ve bu bağlamda davacıların oturduğu binada yaşayanlar için sağlık bakımından büyük endişeler taşıdığı, bu yerde oturanların psikolojik olarak yaşamını olumsuz biçimde etkilemekte ve bunun da psikolojik yapılarında tedirginlik ve ümitsizlik yaratacağı, bu haliyle de yaşamdaki sağlık değerleri düşünüldüğünde ve bu yerde oturmanın olumsuz hale geleceği göz önünde tutulduğunda davacıların zarar gördüğü kabul edilmelidir.Hal böyle olunca, baz istasyonunun kaldırılması hakkındaki davaların kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle, yazılı olduğu üzere davaların reddi yönünde hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.Davacıların, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 08.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.