Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2592 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 14348 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ: BÜYÜKÇEKMECE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 02/05/2011NUMARASI : 2010/26-2011/301Taraflar arasında görülen davada;Davacı, .. parsel sayılı taşınmaz maliki olduğunu, komşu .. parsel maliki olan davalıların taşınmazının önüne 86 adet fidan dikerek evinin önünü kapattıkları gibi taşınmazını da haksız şekilde işgal ettiklerini, bu hususların Büyükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2009/378 Değişik İş sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporları ile de sabit olduğunu ileri sürerek, elatmanın önlenmesine ve dikilen fidanların sökülmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı, davacının taşınmazına çektiği duvarın çirkin görüntü oluşturması sebebi ile maliklerin çoğunluğunun kararı ile duvarın iç kısmına, kendi taşınmazları içine peyzaj amaçlı fidan dikildiğini, iddiaların doğru olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, çekişme konusu taşınmaza davalıların haklı ve geçerli bir nedenleri olmadan fidan dikmek suretiyle elattıkları gerekçesi ile elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne, yıkım isteğinin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalılar Ü.., H.. ve H.. tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve dikilen fidanların sökülmesi isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu kat irtifakı kurulu .. nolu parseldeki 1 nolu tribleks meskenin kayden davacı adına olduğu, davalıların ise komşu kat irtifakı kurulu 4653 parseldeki meskenlerin malikleri oldukları anlaşılmaktadır.Davacı, parselinin önüne davalıların 86 adet fidan dikerek evinin önünü kapattıklarını, hem de taşınmazını haksız şekilde işgal ettiklerini, Büyükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2009/378 Değişik İş sayılı dosyasından yapılan tespit dosyasından alınan bilirkişi raporları ile iddiaların sabit olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmış, mahkemece yapılan uygulama neticesinde; davalıların, davacıya ait çekişme konusu taşınmazın 7,24 m2 kısmına 44 adet ağaç dikmek suretiyle müdahale ettikleri gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bilindiği üzere, çaplı taşınmaza elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle çap kaydının ya da kayıtlarının getirtilerek tarafların tüm delilleri toplanılmalı, dosya keşfe hazır hale geldikten sonra yapılacak uygulamada, çekişmeli yer ile tarafların ellerinde bulunan kısımların sınırları alınacak ortak beyanlarına göre açıklığa kavuşturulmalı, gerektiğinde bu yön taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile kuşkuya yer bırakmayacak biçimde saptanmalıdır. Daha sonra belirlenen bu durum gözönünde tutularak hazır bulundurulan kadastro fen memuru veya mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişi veya bilirkişilere kadastro sırasında konan nirengi noktalarından, bunlar yoksa hem paftada hem arazide mevcut sabit noktalardan yararlanılarak takometrik aletlerle kadastral yöntemlere uygun biçimde ölçüm yaptırılmalı, bilirkişilerden uygulamayı yansıtan, infazı sağlamaya yeterli ve özellikle davacı tarafın taşınmazına bir tecavüzün bulunup bulunmadığını, varsa miktarını açıkca gösteren kroki ve rapor alınmalıdır. Diğer taraftan, çağdaş hukuk sistemlerindeki tanımıyla mülkiyet; geniş haklar, buna bağlı yetkiler ile birlikte bazı ödevlerin oluşturduğu bir hukuksal kurumdur. Başka bir söyleyişle mülkiyet, tanıdığı geniş hak ve yetkilerin yanında bazı ödevler de yükleyen bir ayni haktır. Medeni Kanunun 683. maddesinde "Bir şeye malik olan kimse hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir." hükmü getirilmek suretiyle mülkiyet hakkının kanunla kısıtlanabileceğine işaret olunmuştur. Bu doğrultuda olmak üzere, taşınmaz malikini komşusuna zarar verebilecek her türlü taşkınlıklardan kaçınmakla yükümlü kılan aynı kanunun 737. maddesi komşuluk ilişkilerinden doğan zorunlu çıkar çatışmalarını düzenlemiş, bir arada yaşamak durumunda olan komşu taşınmaz maliklerinin ekonomik, sosyal çıkarlarını dengede tutabilmek için onlara katlanma ve kaçınma ödevleri yüklemiştir. O halde, bir toplumda birlikte yaşama olanağı sağlayan insancıl, gerçekçi, zorunlu temel hukuk kuralına göre, hakim; somut olayın özelliğini, taşınmazların konumlarını, kullanma amaçlarını, niteliklerini, yöresel örf ve adetleri, toplumun doğal ihtiyaç ve gerçeklerini göz önünde tutararak, komşuların birbirlerine göstermekle yükümlü oldukları olağan katlanma ve hoşgörü sınırını aşan bir taşkınlığın bulunup bulunmadığını saptama, zararı giderici önlemlerden en uygununu bulma, kaçınılmaz müdahaleleri yapmak suretiyle özverileri denkleştirme durumundadır. Somut olayda; mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.Şöyle ki; davacı ile arkadaşlarının Büyükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2009/378 Değişik İş sayılı dosyasına sundukları tarih ve havale yeralmayan tespit istemli dilekçelerinde; paydaşı oldukları 4656 parsel sayılı taşınmaz sınırına 2007 yılında G..Belediye Fen Memurluğunca fiili durumu araziye aplike ettirerek bahçe duvarı yaptırdıklarını ileri sürdükleri halde, sözkonusu aplikasyon krokisinin getirtilerek uygulama yapılıp denetlenmediği gibi, tespit dosyasında teknik bilirkişilerin düzenledikleri raporda tecavüzlü kısmın 10,33 m² olduğu, mahkemece gerçekleştirilen keşif sonucu temin edilen uzman bilirkişi raporlarında ise tecavüzlü kısmın miktarı 7,24 m² olarak belirlenlendiği halde, elatılan yerin miktarı bakımından raporlar arasındaki çelişkiler giderilmiş değildir.Öte yandan; mahkemece kurulan hükümde teknik bilirkişilerin 25.02.2011 havale tarihli krokili raporlarında elatılan kısımda kaldığı belirtilen toplam 44 adet M.. S..i türü ağacın yıkımına karar verilmiş ise de; atıf yapılan krokide yıkıma karar verilen 44 adet ağacın gösterilmemiş olması karşısında, infazda sıkıntı yaratacak biçimde yıkım isteği yönünden hüküm kurulmuş olması da isabetsizdir. O halde; öncelikle davacı taşınmazına duvar çekilmeden önce 2007 yılında G.. Belediye Fen memuruna düzenlettirilen aplikasyon krokisinin temin edilerek yukarıda değinilen ilkeler uyarınca yerinde üç kişilik harita mühendisinin de yeraldığı bilirkişi heyeti aracılığıyla keşif yapılıp sözkonusu aplikasyon krokisi de irdelenmek suretiyle çelişkileri giderir şekilde ve infaza elverişli kroki ve rapor alınması, toplanan delillerin toplanacak delillerle birlikte değerlendirilerek davacı tarafın dikilen ağaçların taşınmazını kapattığını da iddia etmesi sebebi ile hem fiili elatma hem de komşuluk hukukuna aykırılık iddiaları yönünden irdeleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.Davalılar Ü.., H..ve H..'in temyiz itirazları açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün 12.01.2011 tarihinde kabul edilen ve 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 08.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.