MAHKEMESİ: TAŞKÖPRÜ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 30/10/2008NUMARASI: 2005/97-2008/250Taraflar arasında görülen davada;Davacı, murisi H.D.’nın 120, 106, 17, 20, 21, 22 ve 24 parsel sayılı taşınmazlardaki payını iki seferde davalı F. Y.’a satış suretiyle devrettiğini, satış işleminin taşınmazları murisin torunu R. D.’ya devretmek amacıyla yapıldığını ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, satış işlemlerinin muvazaa nedeniyle iptal edilerek öncelikle muris Halime Dağlı adına, daha sonra da mirasçılar adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı, satışların gerçek olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, çekişme konusu taşınmaz paylarının temlikinin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi . ..raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden mirasbırakanın yapmış olduğu temlik işleminin mahkemece muvazaalı olduğu benimsenmek suretiyle davanın kabulü ile tüm mirasçılar adına tesciline karar verildiği görülmektedir.Oysa davada, davacının dışında miras bırakanın başka mirasçıları bulunduğu kayden sabittir. O halde davanın görülebilirlik koşulu yerine getirilmeden işin esası bakımından karar verilmiş olması doğru değildir. Bilindiği üzere; elbirliği (İştirak) halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur. M.K.nun 701-703 maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin ( ortaklığın ) tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan herbirinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortaklardan tümüne aittir. Başka bir anlatımla ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Değinilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu kural, M.K.nun 701 maddesinde (... Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir.Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.) biçiminde açıklanmıştır. Elbirliği (İştirak) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şayet yasa veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliği ile karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır. M.K.nun 702/2 maddesi bu yönde açık hüküm getirmiştir. Ancak, açıklanan kural yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış bir ortağın tek başına dava açabileceği, nevarki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir. (ll.l0.982 tarih l982/3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı) Nitekim bu görüş bilimsel alanda da aynen benimsenmiştir. Somut olayda,elbirliği ( iştirak) halinde mülkiyet söz konusu olup, dava dışı ortaklar bulunmaktadır. Hal böyle olunca, davaya katılmayan ortakların olurlarının alınması yada miras şirketine M.K.nun 640. mad. uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek yazılı olduğu üzere davanın esası hakkında hüküm kurulması doğru değildir.Davalının temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 2.3.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.