Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2547 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 12625 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ : VEZİRKÖPRÜ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 13/09/2007NUMARASI : 2007/6-2007/162Taraflar arasında görülen davada;Davacı,miras bırakanın mal kaçırmak amacıyla 2254 parsel sayılı taşınmazı davalı H....,onun da ½ payını diğer davalıya satış yoluyla temlik ettiğini,satışların gerçek olmadığını ileri sürüp muvazaa nedeniyle tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tesciline,olmadığı taktirde tenkisine karar verilmesini istemiştir. Davalılar,davanın zamanaşımına uğradığını,satışın gerçek olduğunu belirtip davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece,çekişme konusu taşınmazın davalılara temlikinin muvazaalı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar,davacı ve davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi ... .... raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; miras bırakanın çekişme konusu 2254 parsel sayılı taşınmazı 6.4.1999 tarihli akitle davalı H.., onun da aynı taşınmazın 1/2 payını 18.12.2002 tarihli akitle satış yoluyla davalı Ş.... temlik ettiği anlaşılmaktadır.Davacı, anılan temliklerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.Hemen belirtmek gerekir ki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşınmaktadır. Öte yandan miras bırakanın sağlığında mal varlığının tamamını veya bir kısmını,mirasçıları arasında hoş görü ile karşılanabilecek makul ölçüler içerisinde paylaştırmışsa mirasçısından mal kaçırma iradesinden söz etme olanağı yoktur. O halde miras bırakanın denkleştirme yapıp yapmadığı üzerinde durulması, miras bırakandan tüm mirasçılarına intikal eden, taşınır, taşınmaz ve hakların araştırılması,tapu kayıtları ve varsa öteki delil ve belgelerin mercilerinden getirtilmesi, her bir mirasçıya geçirilen malların ve hakların nitelikleri ve değerleri hakkında uzman bilirkişiden rapor alınarak paylaştırmanın mı ? yoksa mal kaçırma amacın mı ? üstün tutulduğunun aydınlığa kavuşturulması zorunludur. Somut olaya gelince; dava konusu taşınmazın resmi akitlerde gösterilen satış bedeli ile keşfen belirlenen gerçek satış değeri arasında aşırı nispetsizlik (fiyat farkı) bulunduğu, davalı H...in satış bedelini tam olarak ödediğini begelendiremediği, davacının murisin rızası hilafına yapmış olduğu evliliğine kızgın olduğu, bu düşüncelerle bedelsiz olarak dava konusu taşınmazı H..., onun da 1/2 payını son el davalı Ş..temlik ettiği, davalıların kardeş oldukları, bu bakımdan durumu bilen ve bilmesi gereken kişi konumunda bulunduğu, adı geçenin de Türk Medeni Kanununun 1023.maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca; davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken delillerin taktirinde yanılgıya düşülerek yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir. Tarafların, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 3.3.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.