Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2531 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 3433 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : SİLİFKE 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 09/10/2013NUMARASI : 2013/31-2013/201Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, yıkım,ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece elatma isteği yönünden karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil isteğinin ise kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi .......... raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR- Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.Davacı, paydaşı iken 2008 yılında tamamına malik olduğu 1104 parsel sayılı taşınmazın bir bölümüne davalının buğday ekmek suretiyle müdahale ettiğini,......... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2009/29 Değişik İş sayılı tespit dosyasında düzenlenen bilirkişi raporlarında; işgal edilen alanın 39.000 m2 olduğunun ve elatılan kısımdan 7.420.-TL net gelir elde edileceğinin bildirildiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ile ekili buğdayın sökülmesine, şimdilik 7.000.-TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında son celse; elatma olgusunun dava açıldıktan sonra sona erdiğini bildirmiştir. Davalı, davayı kabul etmediğini, Hazine'ye ait komşu 1105 nolu parselde tarım yaptığını, tespit dosyasındaki değerlerin fahiş olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, kayden davacının maliki olduğu taşınmaza davalının haksız yere buğday ekmek sureti ile müdahale ettiği ve elatma olgusunun sona erdiği gerekçesi ile elatma isteği yönünden karar verilmesine yerolmadığına, ecrimisil isteğinin ise kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişmeye konu 1104 parsel sayılı taşınmazın 01.12.2008 tarihinde birleşme ve pay oranlarının düzeltilmesine istinaden davacı adına kayıtlı olduğu, yargılama sırasında taşınmazın kamulaştırma sebebi ile üç parçaya ifraz edildiği ve oluşan 1710 ve 1712 parsel sayılı taşınmazların tarla vasfı ile davacı adına kayıtlı iken 1712 nolu parselin dava dışı ........... satış suretiyle devredildiği, yargılama sırasında son celse davacı vekilinin dava açıldıktan sonra davalının müdahalesinin sona erdiğini beyan ettiği anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere; gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK'nun 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı)25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay'ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar. Hemen belirtelim ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK'nın 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir. Bu nedenle, özellikle tarım arazilerinin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir. Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.Somut olaya gelince, hemen belirtmek gerekir ki; dava açıldıktan sonra çekişme konusu taşınmaza davalının müdahalesinin sona erdiği belirlenmek suretiyle elatmanın önlenmesi isteği bakımından karar verilmesine yerolmadığına karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Ancak, ecrimisil talebi yönünden mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme yeterli olduğunu söyleyebilme imkanı yoktur.Şöyle ki; yargılama sırasında mahkemece 18.06.2012 tarihinde yapılan keşif neticesinde zirai bilirkişi .......... ile emlak bilirkişisi .......... tarafından düzenlenen 10.09.2012 tarihli raporda; ecrimisil miktarı 6.610,5-TL olarak hesaplandığı halde, aynı bilirkişilerin 24.06.2013 tarihinde yapılan ikinci keşiften sonra düzenledikleri 10.07.2013 tarihli raporda ise ecrimisil miktarını 1.621,23.-TL olarak belirledikleri halde, mahkemece raporlar arasındaki bu çelişki giderilmeden sonuca gidildiği görülmektedir. Hâl böyle olunca, oluşturulacak konusunda uzman üç kişilik bilirkişi heyeti ile mahallinde yeniden keşif yapılarak yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca hüküm vermeye elverişli, ayrıntılı, denetlenebilir ve bilimsel verilere uygun rapor alınması, düzenlenecek bilirkişi raporunun daha önceden düzenlenen bilirkişi raporları ile çelişmesi halinde bu çelişkilerin de giderilmesi, ondan sonra değerlendirme yapılarak varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, çelişkili bilirkişi raporu ile yetinilerek sonuca gidilmiş olması doğru değildir. Davacı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nin 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.