MAHKEMESİ : GİRESUN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 21/05/2008NUMARASI : 2006/329-2008/132Taraflar arasında görülen davada;Davacı Hazine, davalılar adına kayıtlı 19 parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını ileri sürerek bu kısmın kaydının iptali ile yapıların yıkımına karar verilmesini istemiştir.Davalılar, davanın reddi gerektiğini belirtmişlerdir.Mahkemece, bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, taraflarca süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, 3621 Sayılı yasadan kaynaklanan taşınmazın tapu kaydının iptali ile sicilin kütükten terkini ve yıkım isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Davada ileri sürülen iddianın ve savunmanın içeriğine göre ; yanlar arasındaki uyuşmazlığın," kıyı- kenar çizgisinin" saptanmasından kaynaklandığı açıktır.Davada ileri sürülen iddianın ve savunmanın içeriğine göre; yanlar arasındaki uyuşmazlığın,"kıyı kenar çizgisinin" saptanmasından kaynaklandığı açıktır. Bilindiği üzere; son kez yürürlüğe giren 362l sayılı kıyı kanunu'nun "kıyı kenar çizgisini"belirleme yöntemine ilişkin 5 ve 9.maddeleri, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı kapsamı dışında bırakılmış; anılan kanun maddesinin uygulanmasına yorum getiren ve görülmekle olan davalarda dikkate alınması zorunlu bulunan 28.ll.l997 gün ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararın da "kural olarak, mülkiyet hukuku yönünden kıyı kenar çizgisi belirlenmesi görevinin adli yargıya ait olduğuna;ancak 362l sayılı Kıyı Kanunu'nun 9.maddesi uyarınca idare tarafından kıyı kenar çizgisi belirlenmiş ve yazılı bildirime rağmen yasal süresinde idari yargıya başvurulmaması nedeniyle yargı yolunun kapanmış olması veya idare tarafından verilip kesinleşmiş karar bulunması durumlarında, bunlara uygun şekilde kıyı kenar çizgisinin adli yargı tarafından saptanması gerektiğine"işaret edilmiştir.Hal böyle olunca; öncelikle idare tarafından 362l sayılı Kanunun 9.maddesi hükmüne göre "kıyı kenar çizgisi" haritasının düzenlenip, düzenlenmediği araştırılmalı, ondan sonra, üç jeolog veya Jeoloji mühendisi veya Yüksek mühendisinden oluşturulacak uzman bilirkişi kurulu ve Tapu Fen Memuru aracılığıyla yerinde keşif yapılmalı; harita düzenlendiğinin ve yukarıda değinilen İçtihadı Birleştirme Kararı'nda belirtildiği şekilde işlem gördüğünün, böylece davanın taraflarını bağlayan bir içerik kazandığının anlaşılması durumunda"kıyı kenar çizgisi" idarenin düzenlendiği harita ya değer verilerek saptanmalıdır.Harita düzenlenmediğinin yada düzenlenip de 5/3 Sayılı Kararda yazılı olduğu gibi bizzat bildirim yapılmadığının veya ilanen bildirime karşın, idari yargıya başvurulmadığının ortaya çıkması halinde ise, kıyı kenar çizgisi, bilimsel verilerden ve düzenlenmiş olmakla birlikte bağlayıcılık niteliğini kazanamamış haritadan delil olarak yararlanılarak belli edilmeli belirlenen çizgi Tapu Fen memuru sıfatını taşıyan uzman bilirkişinin krokisine infazda kuşkuya yer bırakmayacak biçimde yansıtılmalı ve sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır.Somut olayda,çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede idare tarafından kıyı-kenar çizgisi tespitinin yapıldığı, ancak anılan tespite dayalı kıyı- kenar çizgisinin davalı yönünden kesinleşmediği anlaşılmaktadır.Yukarıda da değinildiği üzere bu tür durumlarda kıyı-kenar çizgisinin mahkemece saptanacağı açıktır. Oysa hükme dayanak yapılan bilirkişi kurulu tarafından hazırlanan raporun hükme yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.Hal böyle olunca, yuukarıda ifade edilen ilke ve olgular gözetilmek suretiyle,yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla taşınmazın çeşitli yerlerinde kuyular açılarak toprak numunesi alınması ve civar taşınmazlarla mukayese yapılması ve çekişmeli taşınmazların kıyı-kenar çizgisinin saptanması, önceki tespitinde irdelenerek ortaya çıkacak aykırılıkların giderilmesi, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.Tarafların temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK:.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,26.2.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.