Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2474 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 1672 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ: BURSA 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 01/11/2012NUMARASI: 2011/783-2012/591Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, hak düşürücü süreden reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, 3402 sayılı Kadastro Yasası'nın 12/3. maddesi uyarınca davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmiştir.Hemen belirtilmelidir ki, tereke miras bırakanın ölümü ile intikal edeceğinden ve terekenin açılmasıyla mirasçılar tereke üzerinde hak sahibi olacaklarından, bu tür isteklerde dava hakkı murisin ölümüyle ortaya çıkar. Kadastro Yasası'nın 12/3. maddesi hükmünde öngörülen hak düşürücü sürenin uygulanmasında da murisin ölüm tarihi büyük önem taşır. Anılan yasal düzenlemede, kadastro tespit tutanağında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz edilemeyeceği ve dava açılamayacağı hükme bağlanmıştır. Başka bir ifadeyle, dayanılan hakkın, kadastro tespit tutanağının tanzim tarihinden önce doğması halinde anılan sürenin uygulama imkanına kavuşacağı açıktır. Tutanağın tanziminden sonra doğan haklara ilişkin açılan davalarda hak düşürücü sürenin uygulama yeri yoktur. Somut olayda, kadastro tespitinin 1970 yılında yapıldığı, miras bırakanın ise tespitten sonra 1985 yılında öldüğü sabittir. Bu durumda, 3402 Sayılı Yasanın 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin eldeki dava bakımından uygulanamayacağı tartışmasızdır.Hal böyle olunca, işin esasına girilerek gerekli inceleme ve araştırmanın yapılması, tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir. Davacının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.