MAHKEMESİ : YERKÖY ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 05/12/2013NUMARASI : 2012/142-2013/933Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraflarca yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ............ raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteklerine ilişkin olup davacılar, .......... Kadastro Mahkemesi'nin 1993/50 E - 1997/21 K. sayılı ilamında dava konusu yapılan 125 parselin E harfi ile; 131 parselin ise A harfiyle gösterilen kısımlarının adlarına tesciline karar verildiğini ancak mahkeme kararının uygulaması sırasında bu yerlerin yanlışlıkla H.. H.. adına tescil edildiğini ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır.Mahkemece, davalı adına yapılan tescilin yolsuz olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, H.. H.. tarafından davacıların da aralarında bulunduğu pek çok kişiye karşı açılan ............ Kadastro Mahkemesi'nin 1993/50 E. 1997/21 K. sayılı dosyasında, yapılan yargılama sonunda 125 parselin fen bilirkişi raporunda E harfi ile gösterilen 45.140 m²'lik ve 131 parselin A harfi ile gösterilen 20.318 m²'lik kısımlarının 24/192'şer (toplamda 1/2)'şer payının davacılar adına tesciline karar verildiği ve kararın 10.04.1997 tarihinde kesinleştiği ancak infaz edilmediği, bilahare 131 parselde A harfi ile gösterilen kısmın hükmen ifraz edilerek 102 ada 16 parsele gittiği, 125 parselde E harfi ile gösterilen kısmın ise çeşitli tevhit ve ifrazlar sonucu 107 ada 34 parsel içerisinde kaldığı, 102 ada 16 ve 107 ada 34 parselerin ise davalı H.. H.. adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.Hemen belirtilmelidir ki, mahkemece, ......... Kadastro Mahkemesi'nin 1993/50 E., 1997/21 K. sayılı ilamıyla davacıların dava konusu yerlerin mülkiyetini edindikleri ve davalı adına oluşan tescilin yolsuz olduğu belirlenmek; dava konusu 131 parselde A harfi ile gösterilen kısmın 102 ada 16 parseli oluşturduğu ve 125 parselde E harfi ile gösterilen kısmın da 107 ada 34 parsel içerisindeki 25.02.2013 tarihli fen bilirkişi raporuna ekli krokide E harfi ile gösterilen yer olduğu ve metrekare farkının tenkolojik yeniliklerden kaynaklandığı keşfen saptanmak suretiyle davacıların payları oranında davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Tarafların 102 ada 16 parsele yönelik tüm, 107 ada 34 parselde bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir, reddine. Tarafların diğer temyiz itirazlarına gelince, bilindiği üzere; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)nun 297/2. maddesinde “...taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” hükmüne yer verilmiştir. Anılan bu düzenleme karşısında uyuşmazlığın çözümlenmesine karar veren mahkemenin, kuracağı hükmün açık, net ve infaza elverişli olması gereklidir. Ayrıca tapu sicilinde yapılacak tescil, terkin ve düzeltim gibi işlemler, doğru sicil oluşturma ilkesi gereğince kamu düzenini ilgilendirdiğinden, bu hususların kendiliğinden gözönüne alınması gerektiği de açıktır.Ne var ki; mahkemece kurulan hükmün infaza elverişli olduğunu söyleyebilme imkanı bulunmamaktadır. Her ne kadar 107 ada 34 parsel sayılı taşınmazın 25.02.2013 tarihli fen bilirkişi raporuna ekli krokide E harfi ile gösterilen 48.955,96 m2'lik kısmının 1/2 hissesinin miras payları oranında davacılar adına tesciline karar verilmişse de, ayrı parsel niteliği bulunmayıp 107 ada 34 parsel içerisinde yer alan bir kısma ilişkin bu yönde bir kararın infaz kabiliyeti bulunmadığından öncelikle bu yerin 107 ada 34 parselden ifrazı ile ayrı bir parsel numarası(adanın son parsel numarası) verilmek suretiyle tapuya tescilinin sağlanması, oluşan parsel üzerinde davacıların payı oranında iptal ve tescile; aynı parselde kalan kısmın da H.. H..'ye ipkasına karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.Kabule göre de, somut olayda H.. H.., kayıt maliki olması nedeniyle davalı sıfatını taşımakta olup, eldeki dava yönünden yasal hasım olduğunu söyleyebilme imkanı bulunmadığından davalı H.. H..'nin, yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulması gerektiği açıktır. Harç yönünden ise davalının, mahkemenin de kabulünde olduğu gibi, harçtan muaf olduğu sabit olduğu halde mahkemece, bu husus yanlış yorumlanmak suretiyle bakiye harcın kamu üzerinde bırakılmasına karar verilmiş olması da doğru değildir.Tarafların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.