MAHKEMESİ : KÜÇÜKÇEKMECE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 20/11/2013NUMARASI : 2013/265-2013/593Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın usûlden reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ............... raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, tapu iptal tescil, olmadığı takdirde tenkis isteklerine ilişkindir.Mahkemece, verilen kesin süreye rağmen yargılama avansının yatırılmadığı gerekçesiyle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davanın 06.05.2013 tarihinde açıldığı, tensip tutanağının düzenlenmesinden sonra 02.10.2013 tarihli Ele Alma Tensip Tutanağı ile; davacılar vekiline tebligat gideri, yurtdışı tebligat harcı, bilirkişi harç ve gideri olmak üzere toplam 1.353.80.TL yargılama giderinin yatırılması için muhtıra çıkartılmasına dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildiği, bu karara dayalı olarak çıkartılan aynı tarihli muhtıranın davacılar vekiline 01.11.2013 tarihinde tebliğ edildiği, 20.11.2013 tarihli karar ile de; davacı vekiline yargılama gideri avansı eksikliğinin giderilmesi, aksi takdirde dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren muhtıranın tebliğine rağmen verilen iki haftalık kesin süre içinde gider avansının ikmal edilmediği gerekçesiyle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Ne var ki; davacılar vekilince ihtarata konu gider avansının PTT vasıtasıyla verilen iki haftalık süre içinde 12.11.2013 tarihinde yatırıldığı anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere; mahkemeye erişim hakkı Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının güvenceleri arasında yer almaktadır. Mahkemeye ulaşmayı aşırı derecede zorlaştıran uygulamalar mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir. Bunun yanında, usul hükümleriyle yargılamanın sağlıklı yürütülmesi için usuli işlemler yerine getirilirken belli süre ve koşullar getirilmesinin mahkemeye erişim hakkının kullanılmasına engel teşkil ettiği ileri sürülemez. Ne var ki, bu koşulların ilgililer yönünden açık, anlaşılır, öngörülebilir ve keyfi ya da birbirinden farklı uygulamaları neden olmayacak şekilde belirli olması gereklidir. Öte yandan usul kurallarının ve kesin sürenin amacı; eksikliklerin ve yargılamanın makul sürede tamamlanmasını sağlamak olup, bu amaca hizmet etmeyen ya da yargılamanın gecikmesine sebebiyet vermeyen kesin süre ihtaratının mahkemeye erişim hakkının engellenmesi sonucunu doğurabileceği gözardı edilmemelidir. Nitekim bu hususlar Anayasa Mahkemesinin 05.11.2014 tarihli ve 2012/1223 sayılı kararında da vurgulanmıştır.Somut olaya gelince; mahkemece ön inceleme duruşmasından önce davacılar vekiline yargılama gideri avansının yatırılması ihtaratını içeren muhtıranın 01.11.2013 tarihinde tebliğ edildiği, davacılar vekilince muhtırada belirtilen tutarın verilen süre içinde 12.11.2013 tarihinde PTT ........ Maltepe Merkez şubesinden havale edildiği, muhtıra içeriğinde tutarın mahkemenin bulunduğu yer dışında bir yerden yatırılmak istenmesi halinde izlenecek yol hakkında herhangi bir açıklamada bulunulmadığı, öte yandan yargılamanın gecikmesine neden olunduğuna ilişkin bir belirleme de bulunmadığı, bu durumda yukarıda belirtilen yasal düzenleme ve yargısal kararlar gözetildiğinde mahkemece yazılı gerekçelerle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş olması doğru değildir. Davacıların temyiz itirazı açıklanan nedenlerle yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.