Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2425 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 21842 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : ÜNYE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 24/12/2013NUMARASI : 2013/65-2013/696Taraflar arasında görülen tapu iptali, tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı A.. U.. tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ................... raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Davacılar vekili, davacı Mehmet'in 1 nolu bağımsız bölümü davalı Abdullah'tan haricen satın aldığını, sonrasında kayden malik görülen davalı A.. G..'ten tapuda adına devir işleminin yapıldığını, diğer davacı Ali'nin de bağımsız bölüm satın aldığını ve 1 nolu bağımsız bölümün yanındaki daireye yerleştirildiğini, ancak kendilerine 1 nolu bağımsız bölümün 1/2 şer pay olarak satıldığını öğrendiklerini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile ödenen satış bedelinin davalılardan akit tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.Bir kısım davalılar, iddiaların yerinde olmadığını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, hile iddiasının sabit olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacılar, tescil isteğinde bulunmaksızın tapu kaydının iptali ile ödenen bedelin tazmini isteği ile eldeki davayı açtıkları anlaşılmaktadır.Hemen belirtmek gerekirki; açılan bir tapu iptal davasında, ayrıca tescil isteğinde bulunulmamış olması iptal davasının reddi için başlı başına bir sebep teşkil etmez. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, iptal isteminin tescili kapsamadığı gözetilerek davacıya, ayrıca tescil davası açması için imkan tanımak ve dava açılması halinde her iki dava birleştirilerek karara bağlanmaktan ibarettir. Değişik anlatımla sadece iptal davasının kabulüne ve tapunun iptaline karar verilmesi, tapulu bir taşınmazın sicil dışı (kayıtsız) kalması sonucunu doğurur ki, böyle bir uygulama, devletin bütün taşınmazların hukuki ve geometrik durumlarını belirleyerek sicile bağlama yolunda benimsediği-dolu pafta sistemi –genel ilke ile bağdaşmaz. Ne varki, davacı iptal değil, sadece tescil isteğinde bulunmuş ise Yargıtayın yerleşmiş ve kurallaşmış uygulamalarına göre, tescil isteği tapu sicilinde mevcut eski kaydın iptali isteğini de kapsadığı gözetilerek davacının ayrıca tapu kaydının iptalini de dava etmesine gerek yoktur. (YHGK 11.11.1983 Tarih, 981/8-80 Esas, 983/1162 Sayılı Kararı.)Hâl böyle olunca, davacı tarafa tescil davası açması için olanak tanınması, açılması halinde eldeki dava ile birleştirilmesi ondan sonra işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. ./..Davalı A.. U..'ın temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.