MAHKEMESİ: MERSİN 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 10/05/2007NUMARASI: 2005/500-2007/242Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, miras bırakanları Vasfi adına kayıtlı 1800 parsel 5 nolu bağımsız bölümün Mersin 3. İcra Müdürlüğünün 2003/4710 sayılı ilamsız icra takip dosyasında ihale yoluyla satıldığını ve davalı adına tescil edildiğini, yapılan takipte tebligatların usulsüz olarak kesinleştirildiğini, miras bırakanın 26.2.1984 tarihinde öldüğünü, icra takibi başladığında miras bırakanın ölü olduğunu ileri sürerek tapunun iptali ile miras bırakan adına tescili isteğinde bulunmuşlardır.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, ihaleden önceki sebeplere dayanılarak tapu iptal ve tescil davası açılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacılar vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, duruşma isteğinin değerden reddiyle gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, yolsuz tescil nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; davacılar miras bırakanları V. T. ait dava konusu 1800 parselde bulunan 5 nolu bağımsız bölümün site aidat borcu nedeniyle Mersin 3. İcra Müdürlüğünün 2003/4710 sayılı ilamsız takip dosyası ile yapılan icra takibinin usulsüz tebligatlar sonucu kesinleştirilerek taşınmazın satışa çıkarıldığı ve site denetçilerinden davalıya yapılan cebri ihale sonucu satıldığını ileri sürerek tapu iptal ve tescil isteği ile eldeki davayı açmışlardır. Ayrıca, davacıların miras bırakanı V.nin icra takibinden önce 26.2.1989 tarihinde öldüğü dosyaya ibraz edilen mirasçılık belgesinden anlaşılmaktadır. Gerçektende, Mersin 3. İcra Mahkemesinin 12.7.2006 gün 2006/351 esas, 574 karar sayılı kararı ile borçlu V. T.’nun ölü olduğu ölü kişi aleyhine icra takibi yapıldığı gerekçesiyle borçlu V.T. yönünden icra takibinin iptaline, diğer borçlu A.T.yönünden de yapılan tebligatın usulsüz olduğu gerekçesiyle ödeme emrinin öğrenme tarihi olan 31.8.2005’te tebliğ edildiğinin tespitine karar verilmiştir. Davada ileri sürülen usulsüz tebligat işleminin takip aşamasında gerçekleştiği ileri sürülmüştür. Bu aşamadaki işlemlerin icra dairesince yapıldığı kuşkusuzdur. Usulsüzlüğün iddia edilen işlemlere ihale alıcısı davalının katkısının bulunması halinde oluşan sicilin yolsuzluğundan söz edilebileceği muhakkaktır. Bu hal sicilin illiliği prensibinin bir sonucudur. Davalı ihale alıcısının yukarıda değinilen işlemlere bir dahlinin (katkısının) bulunmaması halinde onun bakımından sicilin dayanaksızlığından söz edilemez.Öte yandan, davalı; dava konusu taşınmazın bulunduğu sitede denetçidir. Aidat borcu olan site maliklerine karşı yapılan icra takiplerinden haberinin olmadığından söz edilemez. Esasen denetim kurulu üyeleri, yönetimin unsurlarındandır. O halde, davalı yapılan icra takibi sonucu satış işlemine katkısı bulunan kişidir. O halde Türk Medeni Kanununun 1023. maddesinin koruyuculuğu altında bulunduğundan söz edilemeyeceği muhakkaktır. Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, 28.02.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.