Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2385 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 1644 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ : KÜÇÜKÇEKMECE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 06/11/2007NUMARASI : 2006/725-2007/697Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, kayden paydaşı oldukları 10 ada 7 parsel sayılı taşınmazla ilgili olarak dava dışı yükneniciyle düzenledikleri gayrımenkul satış vaadi ve kat karşığılı inşaat sözleşmesinin hükmen feshedildiğini, ancak davalıların herbirinin taşınmaz üzerindeki binada mevcut daireleri işgal edip, kullanımlarına devam ettiklerini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve ecrmisil isteklerinde bulunmuşlardır.Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, çekişme konusu taşınmazın kayden davacılara ait olduğu, davacılarla dava dışı yüklenici arasında düzenlenen inşaat sözleşmesinin feshine ve buna bağlı tapu kaydının iptal ve tesciline ilişkin kararın kesinleştiği 17.5.2006 tarihinden itibaren davalıların taşınmaza müdahalelerinin haklı ve geçerli bir nedene dayanmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalılar vekilleri tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ....raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.“Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar davalılar tarafından temyiz edilmiş ise de, davalı Raşide’nin 30.12.2009 tarihli dilekçesiyle temyiz isteğinden vazgeçtiği görülmekle, anılan davalının temyiz dilekçesinin reddine. Diğer davalıların temyiz itirazlarına gelince;Dosya içeriği ve toplanan delillere göre, çekişme konusu 10 ada 7 parsel sayılı taşınmaza davalıların haklı ve geçerli bir neden olmaksızın müdahale ettikleri belirlenmek ve bu olgu mahkemece benimsenmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş olması kural olarak doğrudur.Ancak, her davalının elatması diğer davalılardan ayrı ve bağımsız davranış olup, davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı da bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, mahkemece her davalı hakkında ayrı ayrı yükletilmesi gereken ecrimisil miktarı belirlenerek ve taleple bağlı kalınmak suretiyle her davalı açısından ayrı ayrı ecrimisil tayinine karar verilmesi gerekirken, toplam ecrimisil miktarı üzerinden tüm davalıların müteselsilen sorumlu tutulması doğru değildir.Davalı R. dışındaki davalıların değinilen yöne ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,4.3.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.