MAHKEMESİ : DEVREK 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 23/02/2012NUMARASI : 2011/56-2012/92Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi, yıkım ve muarazanın önlenmesi davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkin olup, davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın davacı vekili ile davalılar N.ve S.tarafından temyizi üzerine, Dairece; “... Somut olayda; mahkemece ihtiyati tedbir talebi nedeniyle 26.09.2007 tarihinde yapılan uygulama ile bilahare 16.05.2008 tarihinde gerçekleştirilen keşif sonucu temin edilen uzman bilirkişi raporlarının elatma yönünden çelişkili olduklarının görüldüğü, bu çelişki giderilmeksizin neticeye gidildiği, o halde, çekişmeli taşınmazın çap kaydının getirtilerek, değinilen ilkeler uyarınca yerinde üç kişilik harita mühendisi sıfatını taşıyan bilirkişiler aracılığıyla keşif yapılarak önceki raporlar irdelenmek suretiyle çelişkileri giderir şekilde ve infaza elverişli kroki ve rapor alınması, ondan sonra bir karar verilmesi gerektiği, kabule göre de, davalı N. yönünden davanın husumet nedeniyle reddine karar verildiği halde, yargılama giderleri ve vekalet ücretinden diğer davalıyla birlikte sorumlu tutulmasının da isabetsiz olduğu ” hususlarına değinilerek bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyulması yönünde ara karar verildikten sonra, hukuki menfaat yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir. Ne var ki; dosya arasına alınan tapu kaydından çekişme konusu taşınmazın yargılama sırasında 03.11.2009 tarihinde el değiştirdiği ve davacının taşınmazla bir ilgisinin kalmadığı anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere; dava açıldıktan sonrada sınırlayıcı bir neden bulunmadığı takdirde dava konusu malın veya hakkın üçüncü kişilere devredilebilmesi tasarruf serbestisi kuralının bir gereği, hak sahibi veya malik olmanında doğal bir sonucudur. Usul Hukukumuzda da ayrık durumlar dışında dava konusu mal veya hakkın davanın devamı sırasında devredilebileceği kabul edilmiş, 1086 sayılı HUMK.'nun l86. ve 6100 sayılı Yasanın 125. maddesinde dava konusunun taraflarca üçüncü kişiye devir ve temliki halinde yapılacak usulü işlemler düzenlenmiştir. 186. madde hükmüne göre iki taraftan biri dava konusunu (müddeabihi) bir başkasına temlik ettiği takdirde diğer taraf seçim hakkını kullanmakta dilerse temlik eden ile olan davasını takipten vazgeçerek davayı devralan kişiye yöneltmekte, dilerse davasına temlik eden kişi hakkında tazminat davası olarak devam edebilmektedir. Özellikle; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Yasasının 125.maddesi, dava konusunun davacı tarafından üçüncü kişiye devredilmesi halinde devralan kişinin hukuk gereği davacı sıfatı ve buna bağlı olarak dava takip yetkisi kazanacağı ve davanın yeni davacı ile süreceği esasını getirmiştir.Hal böyle olunca, yukarıda değinilen usulü eksikliklerin giderilmesi, ondan sonra işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davacı vekilinin belirtilen nedenlerle temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.2.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.