Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2369 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 15705 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : KEŞAN SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 17/12/2013NUMARASI : 2013/271-2013/858Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar taraf vekillerince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR-Dava, tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir.Davacı, 329 ada 48 parsel ve 661 ada 27 parsel sayılı taşınmazların kayıt malikleri olan kök murisleri Emin oğlu Mustafa ile Emin oğlu Hüsnü'nün Soyadı Kanunu çıkmadan önce 1326 yılında öldükleri için tapu kayıtlarının malik hanesine soyadlarının yazılmadığını ileri sürerek Emin oğlu Mustafa'nın "Kızıl", Emin oğlu Hüsnü'nün "H... olarak soyadlarının tapuya yazılması isteği ile eldeki davayı açmıştır.Mahkemece, Soyadı Kanunu yürürlüğe girmeden önce ölenlerin soyadı almalarının ve tapu kaydına soyadı yazılması isteği içeren davalarının dinlenmesinin mümkün olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.Bilindiği üzere; taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.Bu davalar, taşınmazın aynına ilişkin bulunduğundan 6100 sayılı HMK’nin 12. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılır.Tapuda kayıt düzeltilmesi davasını, tapu maliki ile mirasçıları açabilir. Bunun yanı sıra 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi biri de tek başına tapuda murisin kimlik bilgileri ilgili olarak düzeltme isteyebilir. Ayrıca bu davaların, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak dava açan kişinin aktif dava ehliyeti vardır.Tapu Müdürlüğüne husumet yöneltilerek açılması gereken kayıt düzeltme davalarında, mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir. 1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması istenen dava konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.2-Nüfus Müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak dava konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir. 5-Tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir.Davanın niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir.Tapu Müdürlüğü yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden (ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden) sorumlu tutulmamalıdır.Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme elverişli ve yeterli olduğu söylenemez.Şöyle ki; özellikle, Emin oğlu Mustafa ve Emin oğlu Hüsnü'nün ana-baba-kardeş ve çocukları ile torunlarını gösterecek şekilde tedavüllü aile nüfus kayıt tablolarının Nüfus Müdürlüğünden ya da Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünden istenmesi, çekişme konusu 329 ada 48 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitine dayanak teşkil eden T.Evvel 1315 tarih ve 5 nolu tapu kaydı ile 661 ada 27 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitine dayanak teşkil eden T.Evvel 1315 tarih ve 110 nolu tapu kayıtlarının ilk tesislerinden itibaren tüm tedavülleri ile getirtilmesi, mirasbırakanlar Emin oğlu Mustafa ile Emin oğlu Hüsnü'ye ait veraset dosyalarının dosya içerisine alınması, Emin oğlu Mustafa ve Hüsnü'ye ait taşınmazlarla ilgili Mahkeme Kararları ve Komisyon Kararlarının dosyaya konması, tüm bu eksiklikler tamamlandıktan sonra yerinde keşif yapılarak tanıkların taşınmaz başında dinlenmesi, yukarıda değinilen ilkeler ve olgular çerçevesinde talebe konu taşınmazların maliki ile davacının mirasbırakanının aynı kişi olup olmadığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması, aynı kişi oldukları tespit edildiği takdirde " nüfusa kaydedilmeden ölmüş veya herhangi bir nedenle nüfusta kaydı bulunmayan kişilerin tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesi mümkün değil ise de, idari yoldan tapu kayıtlarında intikal yaptırılamadığından zorunlu olarak dava açılan bu gibi durumlarda, tapu malikinin davacıların murisi ile aynı kişi olduğunun ispatlanması halinde “çoğun içerisinde az da vardır” kuralı gereğince bu yönde bir “tespit kararı” verilmesi gerektiği gözetilerek ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.Tarafların temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.