Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2368 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 18564 - Esas Yıl 2014





İNCELENEN KARARINMAHKEMESİ : ANKARA 22. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 02/10/2013NUMARASI : 2012/18-2013/424Taraflar arasında görülen itirazın iptali davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı ve davalı vekilleri tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..............'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR-Dava, itirazın iptali isteğine ilişkindir. Davacı .........., 36161 ada 1 parsel sayılı taşınmazın paydaşlarından .................. adlı şahsın hak ve menfaatlerini korumak üzere kayyım tayin edildiğini, dava konusu taşınmazın 32.000 m2'lik kısmının davalı Kurum tarafından tren yolu güzergahı olarak kullanılması nedeniyle Kayyımlık Komisyonunca belirlenen ecrimisilin ihtara rağmen ödenmediğini, bunun üzerine Ankara 14. İcra Müdürlüğünün 2008/4305 sayılı dosyasında ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı idarenin itirazı üzerine icra takibinin durduğunu ileri sürerek itirazın iptali, takibin kaldığı yerden devamı ve icra inkar tazminatına karar verilmesi isteği ile eldeki davayı açmıştır.Davalı, Kuruluş, Hazine ve 3.şahıslar arasında hisseli olan dava konusu taşınmazın Demiryolu Hattı olarak kamu hizmetine yönelik kullanıldığını, kayyım sıfatıyla temsil edilen paydaşın intifadan men edilmediğini, ecrimisilin şartlarının oluşmadığını bildirerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın reddine ilişkin olarak verilen ilk karar Yargıtay 3. Hukuk Dairesince, " Kayyımla idare edilen yerler için intifadan men şartı aranmadığı, paylı mülkiyete tabi taşınmazı haksız olarak kullanan paydaşa, diğer paydaşların zararı aranmaksızın kullanma menfaatlerinin ödetilmesi gerektiği" gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece, bozma kararına direnilmesi üzerine Hukuk Genel Kurulunca direnme kararının bozulmasına karar verilerek yargılamaya devam edildikten sonra davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu 36161 ada 1 parsel sayılı arsa vasıflı 34.347 m2'lik taşınmazın 1991 yılında yapılan imar uygulaması ile 91/34347 payının Nesime (kardeşi) kızı: ............. adına kayıtlı olduğu, taşınmazda davalı Kuruluş ile birlikte dava dışı pek çok paydaş daha bulunduğu, ........ hissesine 2006/97-87 sayılı mahkeme kararı ile kayyım atandığı, taşınmazın 32.000 m2'sinin davalı Kuruluş tarafından kullanıldığı anlaşılmaktadır. ./..Bilindiği, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan olumlu zarar ile kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK'nun 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı)25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay'ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar. Hemen belirtelim ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık olmalı ve değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere uygun şekilde HMK'nın 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir. Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.Somut olaya gelince, dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporları ecrimisil yönünden birbiriyle çelişkili olup mahkemece son rapora neden itibar edildiği açıklanmamıştır. Aynı dönemler için çelişkili değerler içeren bilirkişi raporlarının yukarıda açıklanan ilkeleri kapsayan nitelik taşımadığı ve denetime elverişli olmadığı anlaşılmaktadır. Hâl böyle olunca, özellikle kayyımla temsil edilen 91/34347 pay bakımından dava konusu yerin vasfı ve ecrimisile etki edecek diğer tüm özellikleri de gözetilerek, Kayyım Komisyonunca belirlenen ve daha önce verilen bilirkişi raporları da tartışılarak, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi ve yukarıda belirtilen kriterleri kapsayacak şekilde bilirkişilerden ek rapor alınması, çelişkilerin giderilememesi halinde, gerekirse mahallinde konusunda uzman bilirkişiler aracılığıyla yeniden keşif yapılarak bilirkişilerden yeniden rapor alınması, varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.Tarafların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.