Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2364 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 16350 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : ULA(KAPATILAN) ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 08/07/2011NUMARASI : 2009/164-2011/242Yanlar arasında görülen tapu iptali, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece asıl davanın kabulüne ve birleşen davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davalı (birleşen dosyada davacı) vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 08.05.2012 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat A. S. A.ile temyiz edilen vekili Avukat T. S. Ş.geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Asıl dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali; birleşen dava ise, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Mahkemece, asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının maliki olduğu dava konusu 1964 ve 1965 parsel sayılı taşınmazların Muğla 2. Noterliği’nce düzenlenen 02.09.1987 tarih ve 13703 sayılı vekaletnameye istinaden vekili olan babası S. tarafından 14.11.2008 tarihinde ve satış suretiyle davalıya temlik edildiği ve taşınmazların halen davalı (birleşen dosyanın davacısı) adına kayıtlı bulunduğu anlaşılmaktadır.Davacı, anılan temliki işlemin vekalet görevinin kötüye kullanılması suretiyle gerçekleştirildiğini ve davalının vekille el ve işbirliği içerisinde hareket ettiğini ileri sürerek tapu iptali isteğiyle eldeki asıl davayı açmıştır. Hemen belirtmek gerekir ki; bir iptal davasında, ayrıca tescil isteğinde bulunulmamış olması iptal davasının reddi için başlı başına bir sebep teşkil etmez. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, iptal isteminin tescili kapsamadığı gözetilerek davacıya, ayrıca tescil davası açması için imkan tanımak ve dava açılması halinde her iki dava birleştirilerek karara bağlanmaktan ibarettir. Değişik anlatımla sadece iptal davasının kabulüne ve tapunun iptaline karar verilmesi, tapulu bir taşınmazın sicil dışı (kayıtsız) kalması sonucunu doğurur ki, böyle bir uygulama, devletin bütün taşınmazların hukuki ve geometrik durumlarını belirleyerek sicile bağlama yolunda benimsediği-dolu pafta sistemi –genel ilke ile bağdaşmaz. Ne varki, davacı iptal değil, sadece tescil isteğinde bulunmuş ise Yargıtayın yerleşmiş ve kurallaşmış uygulamalarına göre, tescil isteği tapu sicilinde mevcut eski kaydın iptali isteğini de kapsadığı gözetilerek davacının ayrıca tapu kaydının iptalini de dava etmesine gerek yoktur. (YHGK 11.11.1983 Tarih, 981/8-80 Esas, 983/1162 Sayılı Kararı.)Hal böyle olunca, asıl davanın davacısına tescil davası açması yönünde olanak tanınması ve tescil davası açılması halinde birleştirilmesi, ondan sonra toplanan ve toplanacak olan deliller birlikte değerlendirilerek asıl ve birleşen davalar bakımından bir karar verilmesi gerekirken, anılan husus göz ardı edilerek işin esasına ilişkin olarak hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davalı (birleşen dosyada davacı) vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 Sayılı HMK.nun geçici 3. maddesi yollamasıyla) 1086 Sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına,21.12.2011 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 900.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 21.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.