Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2327 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 11502 - Esas Yıl 2008





MAHKEMESİ: MERSİN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 29/07/2008NUMARASI: 2006/160-2008/527Taraflar arasında görülen davada; Davacı vasisi, davacının hileye düşürülmek suretiyle kendisinden vekaletname alınarak dava dışı oğlu F. vekil tayin ettiğini, vekilin vekalet görevini kötüye kullanarak davalıya satış suretiyle temlik ettiğini, temlik tarihinde davacının hukuki işlem ehliyetinin olmadığını ileri sürerek, tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Davalı, satış bedelini ödeyerek aldığını bildirip, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Karar, taraflarca süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 24.02.2009 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden M.P. vekili Avukat E. Ö.ile yine temyiz eden N.D. vekili Avukat A.H.ç geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi .tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Dava, ehliyetsizlik, hile ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı M.in 13.10.2005 tarihinde düzenlenen vekaletname ile oğlu olan F. vekil kıldığı ve F.nin 02.12.2005 tarihinde davacıya ait çekişme konusu taşınmazı davalı N.t'e satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, yapılan araştırma ve inceleme sonunda özellikle, 2659 Sayılı Yasanın 7/d, 16/d maddesi hükümleri uyarınca Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Dairesinden elde edilen raporla, davacı M.in gerek vekaletin veriliş tarihinde ve gerekse temlik tarihinde fiil ehliyetinin bulunmadığı saptanmıştır. Hemen belirtilmelidir ki, tapu sicillerinin tutulması ile ilgili prensiplerden bir tanesi tapu sicilinin aleni olması yani güvenilir olması, diğeri tescil, bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise, sicil kaydının geçerli bir hukuki sebebinin bulunmasıdır. Oysa, somut olayda davalı Nebahat ilk el konumunda olup, edinmesi hukuken hüküm ifade etmeyen ve netice bağlanması olanaksız vekalete istinat etmektedir.O halde, sicilin hukuken geçerli bir sebebinin varlığı kabul edilemez. Bir diğer anlatımla sicilin illetten mücerret olup, yolsuz tescil niteliğinde olduğu, diğer taraftan davalının ise, ilk el olduğundan Türk Medeni Kanununun 1023.maddesinde öngörülen sicilin aleniliğinden (güvenirliğinden) istifade ederek iyiniyetli kişinin edinmesinin korunacağı ilkesinden yararlanamayacağı tartışmasızdır. Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, davanın reddedilmiş olması doğru değildir. Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, 19.12.2008 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden davacı vekili için 625.00.-TL. duruşma avukatlık parasının karşı taraftan alınmasına ve alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.02.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.