Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2321 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 14783 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL, TENKİSTaraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil olmazsa tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil olmazsa tenkis isteğine ilişkindir.Davacı, mirasbırakan babası ...nın kayden maliki olduğu 74 ada 11 parsel ve 78 ada 21 parsel sayılı taşınmazları oğlu olan davalıya satış suretiyle temlik ettiğini ,davalının murisin yaşlılığından faydalanarak aldığı vekaletname ile devrin gerçekleştiği ,satış işleminin muvazaalı olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapularının iptali ile muris adına tescile olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini istemiştir.Davalı,satışın gerçek bir satış olduğunu ve hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, temliklerde muvazaa olgusunun sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...'nın 74 ada 11 ve 78 ada 21 parsel sayılı taşınmazları 11.03.1998 tarihli akitle, satış suretiyle davalıya temlik ettiği , mirasbırakan Süleyman'ın 14.06.2010 tarihinde öldüğü, geride eşi... ile çocukları davacı ... ve davalı ...'u mirasçı olarak bıraktığı, , davacının 25.02.2013 tarihinde eldeki davayı açtığı sabittir.Bilindiği üzere; Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun 706., Türk Borçlar Kanunun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.Somut olaya gelince; muris ... ve davalı ...'un ilgili kurumlardan ekonomik ve sosyal durum araştırılması yapılmamıştır..Bu durumda çekişme konusu taşınmazların temliklerinin muvazaalı olup olmadığı hususunda mahkemece yapılan araştırmanın hüküm kurmaya elverişli ve yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.O halde, yukarıda belirtilen ilkeler ve olgular doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, toplanacak delillerin toplanan delillerle birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yetinilerek karar verilmiş olması doğru değildir. Kabule göre de; dava konusu taşınmazların 74 ada 11 ile 78 ada 21 parsel sayılı taşınmazlar olmasına rağmen 74 ada 11 ve 21 parsel sayılı taşınmazlar yönünden karar verilip hüküm kurulması durumda, çekişme konusu olmayan 74 ada 21 sayılı parsele ilişkin hüküm kurulup çekişme konusu olan 78 ada 21 sayılı parsele ilişkin hüküm kurulmaması isabetsiz olduğu gibi Türk Medeni Kanununun 28. maddesi hükmü uyarınca ölümle şahsiyetin son bulacağı kuralı göz ardı edilmek suretiyle ölü kişi Süleyman adına tescil karar verilmesi de doğru değildir.Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.