Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2271 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 13997 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ: OSMANİYE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 21/06/2012NUMARASI: 2009/489-2012/393Yanlar arasında görülen tapu iptal ve tescil davası sonunda yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar tarafından yasal süresi içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu,açıklamaarı dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü.Dava; muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin olup mahkemece; davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; tarafların ortak miras bırakanı C.Ş.'in 1999 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak davacılar ile davalının annesi Hamide İl'i bıraktığı, murisin kayden maliki bulunduğu dava konusu 12 ada, 3 parsel sayılı taşınmazdaki 5/12 payını vekil kıldığı kardeşi B.Ş. aracılığıyla tapuda satış gibi göstermek suretiyle 06/08/1999 tarihinde, kızı H. İ.'den olma torunu davalıya temlik ettiği anlaşılmaktadır.Davacı; temliki işlemin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmış, dava dilekçesinde tapu kaydının iptali ile mirasçılar adına tescilini istemiş, mahkemece "dava dışı mirasçı olduğu gerekçesiyle tüm mirasçıların muvafakatinin alınması ya da terekeye mümessil tayini için davacı yana süre verilmesi üzerine de 21/09/2010 tarihli celsede; talep sonucu miras payı oranında sınırlandırmış, ne var ki mahkemece; iptali istenen payın elbirliği mülkiyetine tabi olup, mirasçıların zorunlu dava arkadaşı oldukları, bu nedenle ancak tereke adına tescil talebinde bulunabilecekleri, dava dışı kalan H.'nin davaya dahli sağlanmadığı gibi olurunun da alınmadığı, miras şirketine mümessil tayin edilmediği, açıklanan nedenlerden ötürü dinlenme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi yönünde hüküm kurulmuştur.Hemen belirtilmelidir ki; 01.4.1974 tarih ve 1/2 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre; "... Bir kimsenin, mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazı hakkında tapu sicil memuru önünde iradesini satış doğrultusunda açıklamış olduğunun gerçekleşmesi halinde, saklı pay sahibi olsun ya da olmasın, miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar görünürdeki satış sözleşmesinin danışıklı (muvazaalı) olduğunu ve gizil bağış sözleşmesinin de biçim koşulundan yoksun bulunduğunu ileri sürerek dava açabilirler..." O halde, muvazaalı işlemin, niteliği itibarıyla mirasçıyı miras hakkından yoksun kılmaya yönelik bir işlem olduğu, muris muvazaası davasında da dava mevzuu hakkın halefiyet yoluyla miras bırakandan gelmesine karşın dava açma hakkının halefiyete dayanmayıp bizzat mirasçının kendisine ait haktan (anılan kararın yukarıya alınan sonuç ve özet bölümünde vurgulandığı gibi saklı pay sahibi olsun ya da olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların) yararlanacağı, bu itibarla da dava açan mirasçı veya mirasçıların, tereke iştirak halinde bulunsa dahi pay oranında iptal ve tescili isteyebilecekleri kuşkusuzdur.Bu takdirde, iştirakin sağlanmasına yani dava dışı mirasçıların olurlarının alınmasına veya terekeye temsilci atanmasına da gerek yoktur.Hal böyle olunca, işin esasına girilerek gerekli araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, terekenin iştirak halinde bulunduğundan bahisle davanın reddedilmesi doğru değildir. Davacıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.