Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2270 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 12581 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ: ADANA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 30/09/2010NUMARASI: 2008/295-2010/544Yanlar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı Hazine vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Asıl ve birleşen dava, imar işleminin iptali nedeniyle kök parselin ihyası suretiyle Hazine adına tescili isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazların öncesinde tescil harici alandan ihdasen Hazine adına tescil edildiği ve Seyhan Belediyesince başka bir çok parselle birlikte 38 nolu imar düzenlemesine tabi tutulduğu, bilahare Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından aynı alanda yapılan imar düzenlemesinin idari yargı yerinde iptal edildiği, dava konusu yerlerin yargılama sırasında yeni kurulan Çukurova Belediyesi sınırları içinde kalması üzerine anılan Belediyenin de davaya dâhil edildiği görülmektedir.Bilindiği üzere; tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten ve son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin; aynı yasanın 388. (6100 sayılı HMK.'nın 297.maddesi) (6100 sayılı HMK.'nın 297.maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu 389. maddede (6100 Sayılı HMK'nın 294. ve 298/2. maddeleri) öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır. Ne var ki, uygulamada söz konusu yasanın 38l. maddesinin son fıkrasının (6100 Sayılı HMK'nın 294/4. maddesi) getirdiği ayrıcalığa dayanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağa geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.İşte bu gibi hallerde yasal düzenlemelere uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkca gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın l4l. maddesi ile Usul Yasasının yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz. Somut olayda, mahkemece, kısa kararda; “Seyhan Belediyesi bakımından karar vermeye yer olmadığına, asıl ve birleşen dava bakımından imar öncesi duruma dönülmesine ve tazminat istekli davanın reddine" şeklinde hüküm kurulduğu halde gerekçeli kararda "Seyhan Belediyesi bakımından karar vermeye yer olmadığına, Davacının diğer davalılar hakkında imar öncesi duruma dönülmesi ve terditli olarak açılan davanın tazminat davasının reddine" şeklinde gerekçeli kararda birleşen dava bakımından hüküm kurulmayarak yukarıda açıklanan ilke ve yasa hükümleri gözardı edilmek suretiyle kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir. Davacı Hazine vekilinin belirtilen nedenlerle temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 20.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.