Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 227 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 11112 - Esas Yıl 2008





MAHKEMESİ: ANKARA 22. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 17/04/2008NUMARASI: 2007/142-2008/136Taraflar arasında görülen davada;Davacı, dava konusu 12 sayılı parseli cebri icra yoluyla satıştan edindiğini, davalının 4. Katı işgal etmiş olduğunu ileri sürerek,elatmanın önlenmesine ve ecrimisil ödenmesine karar verilmesini istemiştir.Davalı, önceki malikle aralarında kira sözleşmesi bulunduğunu, işgalci sayılamayacağını bildirip, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davalı ile önceki malik arasında kira ilişkisi kurulmuş olması nedeniyle fuzuli işgalden bahsedilemeyeceği, bu durumda kira ilişkisine dayalı tahliye hususunun tartışılması, dolayısıyla davaya Sulh Hukuk Mahkemesinde bakılması gerekeceği belirtilerek, görevsizlik karar verilmiştir.Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .. raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, haksız işgal nedeniyle el atmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu kargir apartman niteliğindeki 12 sayılı parselin A... Altın ve Mücevherat A.Ş. adına kayıtlı iken TMSF. Kararı ile 13.2.2004’de devralındığı, daha sonra da cebri ihale suretiyle davacıya satılarak tescil edildiği görülmektedir.Davacı, taşınmazın 4. katının haklı ve geçerli bir neden yokken, davalı tarafından kullandığını ileri sürerek eldeki davayı açmış; davalı ise, taşınmazın önceki maliki ile aralarında kira sözleşmesi bulunduğunu savunmuştur.Mahkemece, kira ilişkisi nedeniyle davanın tahliye niteliğinde olduğundan ve uyuşmazlığa Sulh Hukuk Mahkemesinde bakılması gerekeceğinden bahisle görevsizlik kararı verilmiştir. Ne var ki, davanın haksız işgal iddiasına dayanılarak açıldığı kayıt maliki ile davalı arasında davacıyı bağlayan hukuki bir ilişkinin bulunmadığı dikkate alındığında, isteğin tahliye davası olarak nitelendirilemeyeceği; ileri sürülen iddianın araştırılması yanında, İİK.’nun 135/2. maddesinde düzenlenen “Taşınmaz borçlu tarafından veya hacizden evvelki bir tarihte yapıldığı resmi bir belge ile belgelenmiş bir akte dayanmayarak başkaları tarafından işgal edilmekte ise onbeş gün içinde tahliyesi için borçluya veya işgal edene bir tahliye emri tebliğ edilir. Bu müddet içinde tahliye edilmezse zorla çıkarılıp taşınmaz alıcıya teslim olunur.” hükmünün değerlendirilmesi ve anılan madde hükmü karşısında 6570 Sayılı Kanun’un 7/d maddesinin somut olayda uygulama yeri bulunup bulunmadığının tartışılması gerekeceği de açıktır.Hal böyle olunca, işin esasına girilerek soruşturmanın tamamlanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi yerine davanın görev yönünden reddedilmesi isabetsizdir. Davacının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK.’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,14.1.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.