Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2254 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 14367 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ: SEFERİHİSAR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 12/05/2010NUMARASI: 2009/180-2010/160Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, tapunun 08 Mart 1336 tarih, 5,6,7 ve 8 sıra numaralarında miras bırakanları adına kayıtlı taşınmazların kadastroca hatalı olarak hazine adına tescil edildiklerini, tapu sicillerinin tutulmasından devletin objektif sorumluluğunun olduğunu, ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 7.000,00.-TL.’nin kamu alacaklarına uygulanan faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.Davalılar, dava değerinin düşük gösterildiğini, dayanılan tapu kayıtlarının hangi taşınmaza revizyon gördüğünün açıklığa kavuşturulması ve tapu kayıtları ile davacılar arasındaki illiyet bağının kurulması gerektiğini, hak düşürücü süresinin dolduğunu, Tapu Sicil Müdürlüğüne husumet yöneltilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece; HUMK’nun 409/5 maddesi hükmü uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.Karar, davacılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava; kadastro sırasında çekişmeli taşınmazların tapu kaydına dayalı olarak miras bırakanları adına tescil edilmesi gerekirken hazine adına tespit ve tescil edildiği iddiasına dayalı, TMK'nun 1007. maddesi uyarınca açılan tazminat isteğine ilişkindir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davanın yargılaması sırasında 09/02/2010 tarihli celseye davacı vekilinin katılmaması ve davalı vekilinin de davayı takip etmek istemediklerini bildirmeleri üzerine dosyanın süresi içinde müracaat edilinceye kadar işlemden kaldırıldığı, devamında da yasal süresi içinde yenilenmediği gerekçesiyle 12/05/2010 tarihinde davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, hükümden sonra mahkemeye intikal eden yenileme talebi karşısında da ek kararla talebin reddedildiği anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki; HUMK'nun 409/5. maddesinde; "...işlemden kaldırıldığı tarihten itibaren başlayarak 3 ay içinde yenilenmeyen davalar açılmamış sayılır ve mahkemece bu hususta kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır" hükmüne yer verilmiş ve bu düzenleme 6100 sayılı HMK'nun 150/5 maddesinde de benimsenmiştir.Somut olayda;davanın 09/02/2010 tarihinde işlemden kaldırılıp, 3 aylık süre içinde yenilenmediği gerekçesiyle 12/05/2010 tarihinde de açılmamış sayılmasına karar verilmiş ise de; davacı vekili tarafından üç aylık süre dolmadan, Gaziosmanpaşa Asliye 2. Hukuk Mahkemesine harçlandırmak suretiyle 07/05/2010 tarihli, yenileme dilekçesi verildiği, ancak anılan yenileme dilekçesinin mahkemeye geç intikal ettiği anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca; 6100 sayılı HMK'nun 150/5 maddesinde (1086 sayılı HUMK'nun 409/5. maddesi) belirlenen yasal süre içinde harçlandırılmış dilekçe ile davanın yenilendiği gözetilerek, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda toplanan ve toplanacak deliller çerçevesinde değerlendirme yapılıp, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde bir hüküm kurulması doğru değildir.Davacının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.