Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 2249 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 1209 - Esas Yıl 2009
MAHKEMESİ : BÜYÜKÇEKMECE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ,TARİHİ : 07/02/2008NUMARASI : 2005/965-2008/83Taraflar arasında görülen davada;Davacı, dava konusu 7 parsel sayılı taşınmazda davalı Belediyenin kayden paydaş olduğunu, anılan taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kaldığından özel mülke konu olamayacağını, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu ileri sürerek davalı belediye adına olan tapunun iptali ve kamuya terkini ile el atmanın önlenmesi isteğinde bulunmuştur.Davalı, çekişmeli taşınmazı Belediyenin tasarruf etmediğini dava dışı otele ait yüzme havuzu bulunduğunu, davacı Hazinenin kiraladığını bildirip, davanın reddini savunuştur.Mahkemece, davacı iddiası sabit görülerek davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . . raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, tapu iptali ve sicil kaydının kütükten terkini ile elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; dava konusu 7 parsel sayılı taşınmazın 2784/3337 payının davacı Hazine, 553/3337 payının ise davalı Belediye adına kayıtlı olduğu, davacı Hazinenin, 7 parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı iddiası ile davalı Belediye payının iptaline yönelik eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.Mahkemece, çekişmeli taşınmazın tamamının 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İnançları Birleştirme Kararı gereğince belirlenen kıyı-kenar çizgisine göre tanımı aynı yasanın 4.maddesinde yapılan kıyıda kaldığı belirlenerek, dava konusu edilen taşınmazdaki davalı payına yönelik, tapunun iptali ile elatmanın önlenmesine karar verilmiştir.Oysa, taşınmazın paylı mülkiyet üzere olduğu ve tamamının kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı gözetildiğinde, paya yönelik karar verilmesi dolu pafta sistemi ve doğru sicil oluşturulması ilkelerine aykırı düşer. Hemen belirtilmelidir ki, sicillerin oluşturulması ve tutulması kamu düzeniyle ilgili olup, re'sen gözetilmesi gereklidir.Zira, Anayasanın 43. maddesinde yer verilen kıyıların (3621 Sayılı Yasa 4.md.) kamu malı olduğu ve özel mülkiyete konu edilecek şekilde haklarında sicil oluşturulmasına yasal açıdan olanak bulunmadığı düzenlemesi karşısında aynı taşınmaz yönünden bazı paylar ayakta tutulurken diğer payların kütükten terkininin yasal olduğu söylenemez. Anılan bu ilke ve açıklamalar karşısında taşınmazın kıyıda kaldığı saptandığına göre taşınmazdaki Belediye payının iptali ile Hazine payının hukuki varlığının korunmasına yasal açıdan olanak yoktur. Esasen kamu (umumun istifadesine mahsus yer) malı olan “kıyı” niteliğindeki çekişme konusu taşınmazın 3402 Sayılı Yasanın 16/C maddesi hükmüne göre hakkında sicil oluşturulması mümkün olmadığı gibi her nasılsa hakkında bir sicil oluşturulmuş ise 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 999. maddesi hükmü gereğince sicilden terkininin gerekeceği öngörülmüş olup, 18.5.1994 tarih 1994/5623 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 7.6.1994 tarihinde yürürlüğe konulan Tapu Sicil tüzüğünün 78. maddesinde tapu sicilinde terkinin hak sahibinin veya yetkili makamın istemine ya da mahkeme kararına dayalı olarak yapılması düzenlemesine yer verilmiştir.Hal böyle olunca; dava konusu taşınmazdaki davacı Hazine payının da dava konusu edilmesi için Hazineye hasımsız bir dava açması yada taşınmazın tamamını ıslah yoluyla dava konusu etmesi için önel verilmesi, ayrı bir dava açılması halinde eldeki dava ile birleştirilmesi ve ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, sadece bir kısım paya yönelik açılan dava yönünden açıklanan hususlar dikkate alınmaksızın karar verilmiş olması doğru değildir.Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.02.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.