MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ, ECRİMİSİLTaraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar bir kısım davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Davacı, maliki olduğu 131 ada 146 parsel sayılı taşınmaza, 131 ada 138,142 ve 147 parsel sayılı taşınmazların malikleri olan davalılar tarafından el atıldığını, el atılan kısımlarda bulunan ürünlerin gelirlerinden yararlanıldığını ileri sürerek, el atmanın önlenmesi ile fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL ecrimisilin faiziyle birlikte müdahale eden davalılardan payları oranında tahsilini istemiştir.Bir kısım davalılar, davacının taşınmazına tecavüzleri olmadığını belirterek davanın reddini savunmuş, diğer davalılar davaya cevap vermemişlerdir. Mahkemece 131 ada 147 parsel sayılı taşınmazın malikleri olan davalılar yönünden davanın reddine, 138 ve 142 parsellerin malikleri olan davalılar yönünden ise iddianın sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Hemen belirtilmelidir ki; iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden, davanın taşınmaz malın aynına yönelik olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu; böyle bir davada, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 120/1. (1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 413.) ve 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 16. maddeleri uyarınca dava değerinin ve buna göre alınacak harcın, el atılan yerin değeri ile talep edilen tazminat toplamından ibaret olacağı kuşkusuzdur (4.3.1953 tarihli ve 10/2 sayılı İBK).Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacı tarafından sunulan dava dilekçesinde elatmanın önlenmesi istenildiği halde taşınmazla ilgili bir değer belirtilmediği, sadece talep edilen 10.000,00 TL ecrimisil miktarı üzerinden 148,50 TL nispi harç yatırıldığı ve bununla yetinildiği anlaşılmaktadır../..Bilindiği üzere, 492 sayılı Harçlar Kanunu, harcın alınmasını veya tamamlanmasını tarafların isteklerine bırakmayıp, anılan hususun (temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın) mahkemece kendiliğinden gözetileceğini düzenlemiş ve buyurucu nitelikteki 32. maddesinde yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağını öngörmüştür. Bu nedenle mahkemece sadece ecrimisil bedeli esas alınmak suretiyle karar ve ilam harcı alınması, el atmanın önlenmesi yönünden nisbi harç alınmaksızın davanın ikamesi ve yürütülmesi yasal olarak olanaklı değildir.Bu durumda öncelikle keşifte hazır bulunan bilirkişilerden ek rapor alınmak suretiyle taşınmazın herbir davalı tarafından el atılan kısımlarının değerinin tespiti, bu değer üzerinden nispi peşin harcın alınması, bu zorunluluk yerine getirildiği takdirde davaya devam edilmesi gerekirken, anılan husus gözardı edilerek işin esası bakımından hüküm kurulması doğru değildir. Temyiz eden davalıların temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, sair hususların incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.