MAHKEMESİ : PAZAR(RİZE) SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 17/02/2012NUMARASI : 2009/807-2012/55Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve yıkım davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı-karşı davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Asıl dava,çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi; karşı dava ise elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 28 parsel sayılı taşınmaz maliki davacı-karşı davalının taşınmazın bir kısmını yola bıraktığını ancak davalı-karşı davacının bu yere malzeme yığarak ve ekip biçmek suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek, asıl davayı açtığı; buna karşın davalı-karşı davacının ise taşınmazının bitişiğinden geçen patika yola davacı-karşı davalı tarafından taşkın bir şekilde duvar inşa edildiğini ileri sürerek karşı davanın açıldığı anlaşılmaktadır.Asıl dava bakımından tanık beyanları ve bizzat davalı-karşı davacının savunmasından gerçekten davacı-karşı davalıya ait 28 parselin yol olarak bırakılan kısmına davalı-karşı davacı tarafından malzeme yığıldığı fakat yargılama sırasında kaldırıldığı ve karşı dava bakımından kadastral yöntemlere uygun biçimde yapılan ölçümlere göre davacı-karşı davalıya ait duvarın fenni bilirkişi raporunda C harfi ile yeşil boyalı olarak gösterildiği şekilde 2,49 m²'lik kısmının patika yola tecavüzlü olduğu sabittir.Ancak mahkemece davacının iddiası özetlenmek suretiyle kararın gerekçe bölümünde sözü edilen davacı-karşı davalıya ait duvarın kendi taşınmazı ile patika yol sınırına yapıldığı ve yolda davalı tarafça yapılan herhangi bir müdahalenin bulunmadığı belirtilerek soyut biçimde davanın reddine karar verilmiştir.Bilindiği üzere;gerek davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 1086 sayılı yasanın 388. ve gerekse bu yasayı yürürlükten kaldıran 6100 sayılı yasanın 297. maddesinde hükmün kapsamı açıkça belirtilmiştir.Hemen belirtelim ki, 6100 sayılı HMK'nun 297/1-c fıkrasında (1086 s. HUMK'nun 388/3), hükmün, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri içermesi gerektiği; aynı maddenin 2. fıkrasında ise (1086 s. HUMK'nun 388/son) hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu ifade edilmiştir .Yine aynı kanunun 298/2. fıkrasında (1086 s. HUMK'nun 388/son), gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı belirtilmiştir.Somut olayda, yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde mahkemece bir hüküm kurulmadığı, dava ve karşı davadan hangisinin reddine karar verildiğinin anlaşılamadığı ve gerekçeyle de uyuşmadığı, asıl ve karşı davadan hangisi hakkında karar verildiği kabul ediliyor ise diğer dava bakımından hüküm kısmında olumlu ya da olumsuz herhangi bir hüküm kurulmamış olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, karşı dava bakımından 28 parsel bitişiğindeki patika yoldan sonraki 273 ada 3 parsel ile 275 ada 30 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydı getirtilmek suretiyle kime ait olduğu da belirlenmemiştir.Davacı-karşı davalının, bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile yerel mahkeme kararının (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.