MAHKEMESİ : SARIYER 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 28/09/2006NUMARASI : 2006/14-307Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden paydaşı olduğu ..parsel sayılı taşınmazdaki evde 1990 yılından beri ikamet ettiğini, komşu taşınmaza yerleşen davalının bahçesine diktiği ağaçların, evinin deniz manzarasını kapattığını, davalıya ait jeneratörün elektrik kesintilerinde otomatik olarak devreye girdiğini, çıkardığı sesin rahatsızlık verici düzeyde olduğunu ileri sürerek, komşuluk hukukuna aykırılık teşkil eden hususların giderilmesi isteğinde bulunmuştur.Davalı, bahçesine diktiği ağaçların ve elektrik kesintilerinde devreye giren jenaratörün davacıya bir zararının olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi.. raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan zararın giderilmesi isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu Boğaziçi öngörünüm bölgesi uygulama imar planında ve sahil şeridinde kalan, üzerinde bina bulunan . parsel sayılı taşınmazın davacıya, buna komşu 35 sayılı parselin ise davalıya ait olduğu anlaşılmaktadır.Davacı, komşu parselde bulunan jenaratörün ses kirliliği yarattığını, ağaçların ise deniz manzarasını kapatmak, ışık ve havasını kesmek suretiyle zararına sebep olduğunu ileri sürmek suretiyle eldeki davayı açmıştır.Gerçekten de, dava konusu jenaratör yönünden mahkemece yapılan araştırma, inceleme ve özellikle bilimsel verilere uygun olarak düzenlenen teknik bilirkişi raporunda zararın varlığı saptanmak ve giderimi için öngörülen tedbirlerin mahkemece de uygun bulunmak suretiyle davanın kabul edilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.Davacının, ağaçlar yönünden temyizine gelince; Bilindiği üzere; çağdaş hukuk sistemlerindeki tanımıyla mülkiyet: geniş haklar, buna bağlı yetkiler ile birlikte bazı ödevlerin oluşturduğu bir hukuksal kurumdur. Başka bir söyleyişle mülkiyet, tanıdığı geniş hak ve yetkilerin yanında bazı ödevlerde yükleyen bir ayni haktır. Medeni Kanunun 683. maddesinde "Bir şeye malik olan kimse hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir." hükmü getirilmek suretiyle mülkiyet hakkının kanunla kısıtlanabileceğine işaret olunmuştur. Bu doğrultuda olmak üzere, taşınmaz malikini komşusuna zarar verebilecek her türlü taşkınlıklardan kaçınmakla yükümlü kılan aynı kanunun 737. maddesi, komşuluk ilişkilerinden doğan zorunlu çıkar çatışmalarını düzenlemiş, bir arada yaşamak durumunda olan, komşu taşınmaz maliklerinin ekonomik, sosyal çıkarlarını dengede tutabilmek için onlara katlanma ve kaçınma ödevleri yüklemiştir. O halde, bir toplumda birlikte yaşama olanağı sağlayan insancıl, gerçekçi, zorunlu temel hukuk kuralına göre, hakim; somut olayın özelliğini, taşınmazların konumlarını, kullanma amaçlarını, niteliklerini, yöresel örf ve adetleri, toplumun doğal ihtiyaç ve gerçeklerini gözönünde bulundurarak, komşuların birbirlerine göstermekle yükümlü oldukları olağan katlanma ve hoşgörü sınırını aşan bir taşkınlığın bulunup bulunmadığını saptama,zararı giderici önlemlerden en uygununu bulma, kaçınılmaz müdahaleleri yapmak suretiyle özverileri denkleştirme durumundadır. Bunun içinde zararın niteliği, kapsamı ve ne surette giderileceği yönünde tarafların tüm delilleri toplandıktan, gerektiğinde yerinde keşif yapıldıktan sonra uzman bilirkişilerden bilim ve tekniğe uygun gerekçeli rapor alınması zorunludur. Somut olaya gelince; mahkemece yerinde yapılan keşif sonunda davalının kendi mülkiyet alanında ve fakat davacının sınırına yakın olacak şekilde diktiği ve yetiştirdiği "Leylandi" türü ağaçların davacının parselindeki pencereleri perdeleyecek ve kapatacak nitelikte bulunduğu mahkemece de benimsenen bilirkişi raporu ile sabittir. Öte yandan, davacının kendi taşınmazında bina yapması, pencere açması mülkiyet hakkının kişiye sağladığı hak cümlesindendir. Binanın ve pencerelerin imar mevzuatına aykırılık teşkil etmesinin, idareyi ve idari yaptırımı gerektireceği tartışmasızdır (3194/32,42.md). Devletimizin kabul ve onayladığı İnsan Hakları Sözleşmesinin eki sayılan 1 nolu protokolün 1.maddesi Anayasanın 35.maddesi, Türk Medeni Kanununun 683.maddesinde öngörülen mülkiyet hakkı karşısında açılan pencerelerin komşu parsel malikinin aile mahremiyetini ihlal ettiği savunmasına da değer verilemeyeceği tabiidir. Elbette, yasaya uygun olmayan bir eylem, davranış yaratmışsa yine yasa hükümlerinin kişiye tanıdığı hakların kullanılması suretiyle giderilebileceği açıktır. Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında taraflar arasındaki ağaç yetiştirmekten kaynaklanan çekişmenin Türk Medeni Kanununun Komşuluk Hukukuyla ilgili düzenlemeler çerçevesinde çözüme kavuşturulacağı da tartışmasızdır.Ne varki, mahkemece bu konuda yapılan araştırma ve incelemenin yeterli olmadığı, özellikle önlem yönünden doyurucu açıklama taşımayan ve yeterli olmayan rapor esas alınmak ve en son tedbir olarak düşünülmesi gereken ağaçların kesilmesine karar verilmesi isabetli görülmemiştir.Hal böyle olunca, mahkemece içlerinde mimar, ziraat ve çevre mühendisi gibi ünvanları taşıyanlardan oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yerinde keşif yapılarak yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde taraf taşınmazlarının konumu, nitelikleri, yöresel örf ve adetler de gözetilmek suretiyle iddia ve savunmanın değerlendirilmesi, deniz manzarası kapatılması niteliğindeki doğan zararın en az şekilde ve ağaçların kesilmesi dışında, (örneğin; seyrekleştirme, budama gibi...) başkaca önlemlerle giderilip giderilemeyeceğinin duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi, hak ve zarar dengesi de gözetilmek suretiyle adil olanı seçilip ona hükmedilmesi gerekirken, önlemleri göstermeyen ve yeterli olduğu söylenemeyecek nitelikteki bilirkişi raporuna itibar edilerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün HUMK.'nun 428.maddesi gereğinceBOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 07.3.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.