Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2225 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 3323 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : KİLİS 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 07/11/2013NUMARASI : 2012/203-2013/873Taraflar arasında görülen tapu iptal ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi.................okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal sebebine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, davacılar 507, 508, 525 ve 1526 parsel sayılı taşınmazla ilgili olarak davalarını atiye terkettiklerini bildirmişler ancak davalı buna muvafakat etmemiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.507,508 ve 1526 parsel sayılı taşınmazların davalı tarafından 3.kişilerden satın alma yoluyla edinildiği; 1525 parsel sayılı taşınmaz ve 1761 parsel sayılı taşınmazın ½ payının kadastro sırasında senetsizden davalı adına tespit edildiği; 16 ve 1661 parsel sayılı taşınmazlar ile 1761 ve 1277 parsel sayılı taşınmazların ½ paylarının muris tarafından satış suretiyle davalıya temlik edildiği kayden sabittir.Bilindiği üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 123. (1086 sayılı Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 185.) maddesine göre; “Davacı, hüküm kesinleşinceye kadar, ancak davalının açık rızası ile davasını geri alabilir”. Öte yandan uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun 706., Türk Borçlar Kanunun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunu’nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. ./..Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.Somut olaya gelince; davalı taraf 507, 508, 1525 ve 1526 parsel sayılı taşınmazların atiye bırakılmasına muvafakat etmediğinden, bu parseller bakımından davanın esasına ilişkin karar verilmesi doğrudur. Ayrıca kadastro sırasında senetsizden davalı adına tespit edilen 1525 ve 1761 parsel sayılı taşınmazın ½ payı ile davalının 3.kişilerden satın aldığı 507,508 ve 1526 parsel sayılı taşınmazlar bakımından 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın uygulama yeri bulunmadığından bu parseller yönünden davanın reddine karar verilmesinde de bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacıların bu parseller yönünden yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine.Davacıların 1661 ve 16 parsel sayılı taşınmazlar ile 1761 ve 1277 parsel sayılı taşınmazların ½ paylarına yönelik temyiz itirazlarına gelince; Toplanan deliller ve tüm dosya içeriğinden davalının murisin tek erkek çocuğu olduğu, murisin mal satmaya ve paraya ihtiyacının olmadığı, çekişme konusu 16 parsel sayılı taşınmazın satışının yapıldığı tarihte davalının 19 yaşında olduğu, her ne kadar 1761 ve 1277 parsel sayılı taşınmazların satış bedeline ilişkin şerhli banka dekontu dosyaya ibraz edilmiş ise de, taşınmazların keşfen belirlenen değeri ile gösterilen değer arasında fahiş fark bulunduğu, dolayısıyla bu parsellerin kız çocuklarından mal kaçırmak amacıyla muvazaalı biçimde davalıya temlik edildiği sonucuna varılmaktadır. Hal böyle olunca, 1661 ve 16 parsel sayılı taşınmazlar ile 1761 ve 1277 parsel sayılı taşınmazların ½ payları bakımından davacıların miras payı oranında davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru değildir. Davacıların temyiz itirazları bu parseller yönünden yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesine göre) açıklanan nedenden ötürü HUMY.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.