Yanlar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Dava, tapu kaydında yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, subut bulduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden, 727, 872, 1831, 1845 ve 2175 parsel sayılı taşınmazların ¼, 1736 parselin 1/6 ve 2432 parselin ½ paylarının M.oğlu A.U.adına kayıtlı olduğu, davacının, mirasbırakanın soyisminin S. olduğu halde s.U. olarak yazıldığını ileri sürerek eldeki davayı açtığı, kayıtların dayanağı olan kadastro tutanaklarında 2175, 1831, 1845, 727, 872 parsellerin dava dışı kişiler adına tespit görmüş iken M.evlatları A., Y. R. ve R. U. taşınmazı satın aldıklarından bahisle tespite itiraz ettikleri ve itirazın kabul edilerek taşınmazların bu kişiler adına tescil edildiği, 1736 parselin bir kısım payının N. aitken 1955 yılında dul vefatı ile evlatları S.ve A. kaldığından bahisle, 2432 parselin ise senetsizden M.evlatları S. ve A. U.adlarına tespit ve tescil edildiği anlaşılmaktadır. Somut olayda, dosya içerisinde bulunan nufus kaydından M.F. A.U.isimli bir kişinin bulunduğu ve bu kişinin R., R.ve Y.isimli kardeşlerinin de olduğu görülmektedir. Ayrıca tespite itiraz sırasında muterizlerin babası M. hazır bulunduğunun ifade edildiği, davacının miras bırakanının babası M.in ise itiraz tarihinde ölü olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, dava konusu taşınmazlarda hak sahibi olması muhtemel olan ve davadan haberdar olmasından hukuki yararı bulunan M.F. oğlu A. U.'un haberdar edilmeksizin davanın sonuçlandırılması doğru değildir. Hal böyle olunca, M.F.oğlu A. U.a ölmüşse mirasçılarına dava dilekçesi tebliğ edilmek suretiyle davadan haberdar edilmesi, taşınmazlar üzerinde mülkiyet iddiaları bulunup bulunmadığının tespit edilmesi ve gerekirse taşınmaz başında keşif yapılarak taşınmazları kim ya da kimlerin kullandığının belirlenmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Davalı tarafın temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 13.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.