Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 2198 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 14154 - Esas Yıl 2011
MAHKEMESİ: KASTAMONU 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 01/06/2011NUMARASI: 2010/386-2011/234Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, kayden maliki oldukları 3 parsel sayılı taşınmazla ilgili dava dışı yüklenici İ..U.. ile yaptıkları Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve Daire Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin Kastamonu Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2007/1 Esas, 2007/380 sayılı kararı ile geriye etkili olarak feshedilerek, yükleniciye devredilen payların takyidatlardan arınmış olarak yeniden payları oranında adlarına tesciline karar verildiğini, kararın kesinleşmesi üzerine 23.12.2008 tarihinde hükmen tescil işleminin yapıldığını, bu sebeple davalının çekişme konusu parseldeki 22 nolu dairede haksız işgalci konumuna düştüğünü ileri sürerek, elatmanın önlenmesine ve ecrimisile karar verilmesini istemişlerdir. Davalı, dava konusu daireyi yükleniciden satın aldığını, oturulacak durumda olmadığı için gelir getirmesinin mümkün olmadığını, taşınmazın anahtarının kendisinde bulunduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, kayden davacılara ait çekişme konusu yere davalının haklı ve geçerli bir nedeni olmadan elattığı gerekçesi ile elatma isteğinin kabulüne, iyiniyetli zilyet olduğu gerekçesi ile ecrimisil isteğinin reddine karar verilmiştir. Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.Mahkemece, elatma isteğinin kabulüne, ecrimisil isteğinin reddine karar verilmiştir. Ne var ki, dava dilekçesinde sadece ecrimisil isteği yönünden değer bildirildiği, elatmanın önlenmesi isteği yönünden ise bir değer bildirilmediği gibi, çekişmeli bölümün keşfen belirlenen değeri üzerinden de harç ikmal ettirilmediği, bu durumda, elatmanın önlenmesi isteği yönünden harç alınmaksızın neticeye gidildiği anlaşılmaktadır.Hemen belirtilmelidir ki, elatmanın önlenmesi isteğinin taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu açıktır. Bu tür bir davada, HUMK.’ nun 413 (HMK'nın 120. maddesi) ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 16, 26, 27, 28, 30 ve 32 maddelerinin öngördüğü işlemin yerine getirilmesi ve gerekli olan harcın alınması zarureti vardır.Bilindiği üzere, Harçlar Kanunu harç alınmasını veya tamamlanmasını yanların isteklerine bırakmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re’sen) gözetilmesini hükme bağlamıştır. 492 Sayılı Kanunun 32. maddesinde ise yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmış 30. madde hükmünde de “…muhakeme sırasında tespit olunan değerin dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa yalnız o celse için muhakemeye devam olunur; takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. HUMK.’ un 409. (HMK'nın 150. maddesi) maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır.” düzenlemesine yer verilmiştir.Oysa, mahkemece değinilen ilkeler ve düzenlemeler gözetilmeksizin ayrıca öngörülen usulü işlemler gerçekleştirilmeksizin sonuca gidilmiştir.Hal böyle olunca, elatıldığı iddia edilen taşınmazın keşfen belirlenen değeri üzerinden harç ikmali yaptırılması, ondan sonra işin esasına girilmesi ve temyize gelenin sıfatına göre kazanılmış haklarda gözetilmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, değinilen hususlar gözardı edilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davalı vekilinin temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 1.3.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.