Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2197 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 20422 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : ARDAHAN 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 13/09/2012NUMARASI : 2008/157-2012/482Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacılar ve davalı Mustafa tarafından yasal süre içerisinde duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 11.02.2014 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat ile diğer temyiz eden davalı M.. Y.. vekili Avukat geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı asiller gelmediler, yokluklarından duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Dava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkin olup, mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Davacılar, kayden paydaşı oldukları 307 ada 41 parsel sayılı taşınmazı davalı Mustafa’nın uzun süredir petrol istasyonu olarak kullanmak suretiyle işgal ettiğini, kendilerinin onayını almadan yeni yapılar yaptığını, paydaş davalı Nermin ile davalı Mustafa arasında yapılan kira sözleşmesinin pay ve paydaş çoğunluğunu içermediğinden geçersiz olduğunu, kendilerine kullanma bedeli ödenmediğini ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır.Davalı Mustafa, dava konusu taşınmazı paydaşlardan olan davalı N.. Y..’dan 1991 yılında noterde yapılan kira sözleşmesi ile kiraladığını, uzun süredir petrol istasyonu olarak kullandığı taşınmazın kira bedellerini davacıların da şifahi icazeti ile temsilcileri olan dava dışı Y.. Y..’a ödediğini, haksız işgalinin bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalılar F.. ve F.F., dava konusu taşınmazda paydaş olduklarını, kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, davalı Funda’nın eşi olan davalı Mustafa’nın kiracı olarak taşınmazı kullandığını, bugünkü haline taşınmazı getirdiğini belirterek davanın reddini savunmuşlar, diğer davalılar ise yargılamaya katılmamışlardır.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu 307 ada 41 parsel sayılı taşınmazda kayden davacılar ile davalı Mustafa dışındaki davalıların paydaş oldukları, davalı Mustafa’nın ise kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı anlaşılmaktadır.Hemen belirtmek gerekir ki, davacıların paydaşı oldukları çekişme konusu 307 ada 41 parsel sayılı taşınmazı davalı Mustafa’nın haklı ve geçerli bir neden olmaksızın petrol istasyonu olarak kullanmak suretiyle işgal ettiği, davacıların paylarına karşılık taşınmazda tasarruf ettikleri bir yer olmadığı, her ne kadar davalı Mustafa kiracı olduğunu savunmuşsa da dosyaya bir kira sözleşmesinin ibraz edilmediği, kaldı ki paylı mülkiyete konu olan taşınmazda pay ve paydaş çoğunluğunu içermeyen kira sözleşmesine itibar edilemeyeceği gözetilerek yazılı olduğu üzere davanın davalı Mustafa yönünden kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davalı Mustafa’nın tüm temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.Davacıların temyiz itirazlarına gelince; yukarıda açıklandığı şekilde haksız işgâli belirlenen davalı Mustafa’nın dava konusu taşınmazda paydaş olmadığına göre mutlak olarak elatmanın önlenmesine karar verilmesi gerekirken paya vâki elatmanın önlenmesine hükmedilmesinin doğru olduğu söylenemez.Diğer taraftan, dosya kapsamı ile dava konusu taşınmazda paydaş olan davalılar N.., F.. ve F.. F..’ın taşınmazı davalı Mustafa’nın kullanımına terkettikleri, kendileri taşınmazı kullanmamakla birlikte davalı Mustafa’nın tasarruf etmesini sağlayarak davacıların paylarının kullanımına engel oldukları açıktır.Öyleyse, davalılar N.., F.. ve F.. F..’ın davacıların paylarına elattakları kuşkusuz olup, anılan davalılar bakımından da paya vâki elatmanın önlenmesine karar verilmesi gerektiği sabittir.Öte yandan, yapılan uygulama sırasında dinlenen mahalli bilirkişi ve tarafların beyanları gözetildiğinde ve tüm dosya içeriği ile, çekişme konusu taşınmazın öteden beri mirasbırakanlar tarafından akaryakıt istasyonu olarak kullanıldığı, davalı Mustafa’nın ise bu şekilde kullanım tarzını ilâve yapılar da yapmak suretiyle devam ettirdiği görülmektedir.O halde, kötü niyetli şagilin ödemekle sorumlu olduğu tazminat olan ve en azı kira geliri en çoğu ise tam gelir yoksunluğu bulunan ecrimisilin, taşınmazın akaryakıt istasyonu olarak kullanım şekline göre davacıların payları dikkate alınarak belirlenmesi ve davalıların buna göre tespit edilecek ecrimisilden sorumlu tutulmaları gerekirken bu husus gözetilmeksizin taşınmazın boş arazi olduğu kabul edilmek suretiyle belirlenen eksik ecrimisil üzerinden kabul kararı verilmesi isabetsizdir.Davacıların bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.12.2013 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden taraflardan davacılar vekili için 1.100.00.-TL. duruşma avukatlık parasının diğer temyiz edenlerden alınmasına, 11.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.