MAHKEMESİ: ALMUS ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 20/09/2011NUMARASI: 2010/41-2011/208Taraflar arasında görülen davada;Davacı, 393 parsel sayılı taşınmazına, komşu 914 parselde bulunan davalının evinin, ahırının ve samanlığının duvarının tecavüzlü olduğunu, kaymakamlığa yaptığı şikayet üzerine 24.03.2010 tarihinde fen bilirkişisinden alınan rapor doğrultusunda men kararı verildiğini, sonradan yapmış olduğu şikayet neticesinde 13.04.2010 tarihinde verilen kararda ise tecavüzün terkedildiği ve yeni bir işgalin bulunmadığı gerekçesi ile talebinin reddedildiğini, ancak ilk kararın infaz edilmemiş ve tecavüzün giderilmemiş olması sebebi ile anılan kararların çelişkili olduğunu, davalının tecavüzünün devam ettiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesine, taşkın muhdesatın yıkımına ve işgalin başlangıcından itibaren uygun bir ecrimisile karar verilmesini istemiştir. Davalı, davacının taşınmazına tecavüzünün bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, kayden davacıya ait çekişme konusu taşınmaza davalının elatmasının bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 393 parsel sayılı taşınmazın kayden davacıya ait olduğu, davacının komşu 914 parselde bulunan davalının evinin, ahırının ve samanlığının taşınmazına taşkın olduğunu, 3091 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca Kaymakamlığa başvurduğunu ve müdahale saptanarak men kararı verildiğini, ancak karar infaz edilmediği ve işgal devam ettiği için daha sonradan yine Kaymakamlığı yaptığı başvuru neticesinde tecavüzün olmadığı belirtilerek talebinin reddedildiğini ileri sürerek eldeki davayı açtığı, mahkemece yapılan uygulama neticesinde düzenlenen teknik bilirkişi raporu doğrultusunda davalının elatmasının bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Davacının dava dilekçesi ekinde sunduğu belgelerden, 393 nolu parseli Ş.. K. ile dava dışı H.. Ç..'ın tecavüzde bulunduğunu iddia ederek davacının 16.03.2010 tarihinde A. Kaymakamlığına müracaat ettiği, bu kapsamda fen bilirkişisi S..K..'dan alınan Ş. K..'ın 393 nolu parsele 84 m2 müdahalesinin bulunduğu yönündeki 22.03.2010 tarihli rapor esas alınarak, İlçe İdare Kurulunca 24.03.2010 tarih 5 sayılı karar ile davalı Ş..'nün tecavüzünün menine karar verildiği, aynı doğrultuda davalının daha sonradan yine 06.04.2010 tarihinde idareye şikayette bulunduğu, bu defa 13.04.2010 tarih 10 nolu karar ile davalının 393 nolu parsele tecavüzünün bulunmadığı gerekçesi ile men talebinin reddedildiği görülmektedir.Bilindiği üzere; çaplı taşınmaza elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle çap kaydının yada kayıtlarının getirtilerek tarafların tüm delilleri toplanılmalı, dosya keşfe hazır hale geldikten sonra yapılacak uygulamada çekişmeli yer ile yanların ellerinde bulunan kısımların sınırları tarafların ortak beyanlarına göre açıklığa kavuşturulmalı, gerektiğinde bu yön taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile kuşkuya yer bırakmayacak biçimde saptanmalıdır. Daha sonra belirlenen bu durum gözönünde tutularak hazır bulundurulan kadastro fen memuru veya mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişi veya bilirkişilere kadastro sırasında konan nirengi noktalarından, bunlar yoksa hem paftada hem arazide mevcut sabit noktalardan yararlanılarak takometrik aletlerle kadastral yöntemlere uygun biçimde ölçüm yaptırılmalı; bilirkişilerden uygulamayı yansıtan, infazı sağlamaya yeterli ve özellikle davacı tarafın taşınmazına bir tecavüzün bulunup bulunmadığını varsa miktarını açıkça gösteren kroki ve rapor alınmalıdır.Ne var ki somut olayda; 3091 sayılı Yasa hükümleri uyarınca verilen men kararlarına dayanak evrakların getirtilmediği, mahallinde yapılan uygulama neticesinde rapor düzenleyen teknik bilirkişinin bu kararları irdelemediği gibi keşifte hangi aletle ne şekilde ölçüm yapıldığı da belirtilmiş değildir. O halde; öncelikle 3091 sayılı Yasa hükümleri uyarınca düzenlenen idari kararlar ile dayanak evrakların getirtilerek dosya arasına alınması, ilk verilen idari men kararının infaz edilip edilmediğinin araştırılması, öte yandan; yukarıda değinilen ilkeler uyarınca yerinde konusunda uzman üç kişilik bilirkişi heyeti aracılığıyla keşif yapılması, bu uygulama sırasında varsa değişikliklerin irdelenmesi ve kadastro sırasında konan nirengi noktalarından, bunlar yoksa hem paftada hem arazide mevcut sabit noktalardan yararlanılarak takometrik aletlerle kadastral yöntemlere uygun biçimde ölçüm yaptırılması, idari men kararları ile bu kararlara dayanak teknik bilirkişi raporları da irdelenmek suretiyle bilirkişilerden infaza elverişli kroki ve rapor alınması, toplanan delillerin, toplanacak delillerle birlikte değerlendirilerek davalının çekişme konusu taşınmaza müdahalesinin bulunup bulunmadığı duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptandıktan sonra bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Davacının temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 1.3.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.