MAHKEMESİ : KIRKLARELİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 03/10/2006NUMARASI : 2005/597-492Taraflar arasında görülen davada;Davacı,. parsel sayılı taşınmazda paydaş olduğunu,komşu olan davalıya ait .. parsel sayılı taşınmazdaki yarı açık ahırın bulunduğunu,davalının hayvanlara ait gübreyi açığa döktüğü,kokusu ve görüntüsü ile kendisini rahatsız ettiğini,evinde oturulamaz hale geldiğini ileri sürüp,ahırın şehir dışına çıkarılması,koku ve sinek zararlarının giderilmesi,el atmanın önlenmesini istemiştir.Davalı, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece,ahırın çevreye zararı belirlenerek,ahırın şehir dışına çıkarılmak suretiyle el atmanın önlenmesine karar verilmiştir.Karar, davalı tarafça süresinde temyiz edilmiş olmakla;Tetkik Hakimi raporu okundu,düşüncesi alındı.Dosya incelendi,gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; .. parsel sayılı taşınmazda davacı ve davalının paydaş olduğu, davalıya ait çekişme konusu ahırın da aynı taşınmazda yer aldığı anlaşılmaktadır.Davacının davaya konu ahırın koku yayması ve sinek yapması nedeniyle rahatsızlık verdiğinden söz ederek eldeki davayı açtığı görülmektedir.Davalının yapısı nedeni ile komşuluk hukukuna aykırı davranmak suretiyle davacıya zarar verdiği sabittir.Ne varki mahkemece oluşan bu zararların giderilmesi ve alınacak önlemler konusunda yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya elverişli olduğu söylenemez. Bilindiği üzere;çağdaş hukuk sistemlerindeki tanımıyla mülkiyet: geniş haklar, buna bağlı yetkiler ile birlikte bazı ödevlerin oluşturduğu bir hukuksal kurumdur. Başka bir söyleyişle mülkiyet, tanıdığı geniş hak ve yetkilerin yanında bazı ödevlerde yükleyen bir ayni haktır. Medeni Kanunun 683. maddesinde "Bir şeye malik olan kimse hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir." hükmü getirilmek suretiyle mülkiyet hakkının kanunla kısıtlanabileceğine işaret olunmuştur. Bu doğrultuda olmak üzere, taşınmaz malikini komşusuna zarar verebilecek her türlü taşkınlıklardan kaçınmakla yükümlü kılan aynı kanunun 737. maddesi, komşuluk ilişkilerinden doğan zorunlu çıkar çatışmalarını düzenlemiş, bir arada yaşamak durumunda olan, komşu taşınmaz maliklerinin ekonomik, sosyal çıkarlarını dengede tutabilmek için onlara katlanma ve kaçınma ödevleri yüklemiştir. O halde, bir toplumda birlikte yaşama olanağı sağlayan insancıl, gerçekçi, zorunlu temel hukuk kuralına göre, hakim; somut olayın özelliğini, taşınmazların konumlarını, kullanma amaçlarını, niteliklerini, yöresel örf ve adetleri, toplumun doğal ihtiyaç ve gerçeklerini gözönünde bulundurarak, komşuların birbirlerine göstermekle yükümlü oldukları olağan katlanma ve hoşgörü sınırını aşan bir taşkınlığın bulunup bulunmadığını saptama,zararı giderici önlemlerden en uygununu bulma, kaçınılmaz müdahaleleri yapmak suretiyle özverileri denkleştirme durumundadır. Bunun içinde zararın niteliği, kapsamı ve ne surette giderileceği yönünde tarafların tüm delilleri toplandıktan, gerektiğinde yerinde keşif yapıldıktan sonra uzman bilirkişilerden bilim ve tekniğe uygun gerekçeli rapor alınması zorunludur. Hal böyle olunca; yukarıdaki ilkelerle somut olay birlikte değerlendirilerek davacı bakımından doğan veya doğacak zararların ve rahatsız edici durumun giderilip giderilemeyeceği konusunda en uygun ve adil olan önlemlerin hak zarar ve yarar dengeleride gözetilmek suretiyle belirlenmesi eğer öngörülecek hiçbir önlemle zararın giderilemeyeceği sonucuna varılırsa, son çare olarak ahırın kapatılması hususunun düşünülmesi ve neticesine göre hüküm kurulması gerekirken, yetersiz araştırmaya dayanılarak karar verilmesi doğru değildir:HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 5.3.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.