MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 20/12/2012NUMARASI : 2009/430-2012/651Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, yıkım ve eski hale getirme davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 11.02.2014 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat ile temyiz edilen vekili Avukat geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım ve eski hale getirme isteklerine ilişkin olup, mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Davacı, kayden maliki olduğu 2100 ada 16 parsel sayılı taşınmazda bulunan açık otopark üzerinde yer alan 2 nolu konteynırda kiracı olan davalının kiralanan alan dışındaki yerlere eşya ve malzeme koymak suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.Davalı ise, dava konusu taşınmazda 1999 yılından beri kiracı olduğunu, gıda işi yaptıklarını, işin gereği olarak kiralanan alan dışını davacının muvafakati ile kullandıklarını, haksız işgalin bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu 2100 ada 16 parsel sayılı taşınmazın kayden davacı adına kayıtlı olduğu, davalının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkı bulunmadığı, 08.04.1999 tarihli kira sözleşmesine istinaden ve sözleşmenin ekinde yer alan krokide yeri belirtilen 2 nolu konteynırda davalı şirketin kiracı olarak bulunduğu anlaşılmaktadır.Gerçekten de, davacının kayıt maliki olduğu 2100 ada 16 parsel sayılı taşınmazdaki 2 nolu konteynırı (toplam 21.00 m2.lik büfeyi) 08.04.1999 tarihinde davalı şirkete kiraladığı, ardından taraflar arasında yenilenen sözleşmeler ile kiracılığın aynı yer için devam ettiği dosya kapsamı ile sabittir.Hemen belirtmek gerekir ki, davacının kayden maliki olduğu taşınmazda davalının kendisine kiralanan alan dışını haklı ve geçerli bir neden olmaksızın kullanarak müdahale ettiği belirlenmek suretiyle mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olması kural olarak doğrudur. Davalının bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince; bilindiği gibi, mahkemelerce verilen kararların 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 388/2. (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297/2.) maddesinde belirtildiği üzere, her bir istek hakkında taraflara yüklenen borç ve tanınan hakları sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde göstermesi ve infaza imkân sağlayacak içerikte bulunması zorunludur.Somut olayda ise; mahkemece, açıklanan hükümlere uygun bir karar verildiğini söyleyebilme olanağı yoktur.Şöyle ki, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda yapılan araştırma sonucunda, davalının 20.05.2004 tarihli yenilenen kira sözleşmesi ile 1999 yılından beri davacının kiracısı olduğu, anılan kira sözleşmesinin ekinde yer alan krokide, kiralanan alanın 2 nolu konteynır olarak gösterildiği ve 21.00 m2.lik alandan ibaret bulunduğunun belirlendiği, buna rağmen davalının yapılan uygulama sonucunda elde edilen bilirkişi rapor ve ek raporunda gösterildiği şekilde toplam 629.00 m2.lik alanda işgalci olduğu tespit edildiği açıktır. Öte yandan, davacının davalının mevcut kullanımına onay verdiğinin kabulüne de olanak yoktur.Hal böyle olunca; mahkemece, yukarıda açıklanan biçimde tarafların tüm istekleri bakımından gerekçesi de açıklanarak bir karar oluşturulması, yasal düzenlemelerin gözetilmesi, hangi taşınmazın, neresi bakımından hüküm tesis edildiği karar yerinde açıklanmak suretiyle infazı kabil olacak şekilde bir hüküm oluşturulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.Davalının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.12.2013 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.100.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 11.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.